Ağır yenilgimiz…

Bazen umutsuzluğa düşüyorum, kendimi söylenirken, küfür ederken yakalıyorum. En çok; “yok düzelmeyecek” diyorum. Aslında dilimin ucuna kadar varan, ama söylemediğim; söylemeye dilimin varmadığı; “böyle gelmiş, böyle gider” oluyor.

Oysa en azından; “aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz” diyen Herakleitos’tan bu yana diyalektik olarak değişimin, hareketin sürekli olduğunu biliyoruz. Bilmek bir işe yaramıyor görüp yaşadıklarımız karşısında.

Çünkü öyle bir coğrafya ki burası, döne döne aynı kanlı kıyamet içinde deviniyor, aynı acıları yaşıyor yanılsamasına çekip hapsediyor bizi.

Yılgın, kırgın insanların, yenilgiyi kabul edişinin arabesk özlü ifadesi oluyor; “böyle gelmiş böyle gider” En ağır yenilgidir, insanın insana olan inancını yitirmesi. Bu, bir insanın yenilgisi de değildir, bütün insanlığın yenilgisidir.

Sanki dünyanın tüm zalimleri bir olmuş zamanın önüne geçip durdurmuşlar. Karanlık bir ortaçağ yalnızlığında, öyle sevimsiz bir düş ki bu, kaçtıkça içine çekiyor bizi, uyanamıyoruz…

Gözümüzü açar açamaz da; “onlar” diyoruz, o katliamları, kan gölünde yüzenleri ötekileştirip kendimizden uzaklara atıyoruz. Araya mesafeler koyuyoruz. Ama ne yaparsak yapalım o mesafe açılmıyor.

“Onlar” katliamları yapanlar, “biz” seyirci kalıp önlemediğimiz için suçluyuz. Ne yazık ki; insanlığın o ağır yenilgisini, büyük suçunu paylaşıyoruz.

Hasan KAYA

19 Haziran 2014 Perşembe