Anadolu Güncesi (Sesli Şiir)

Anadolu Güncesi

Geceye verdim
Mızıkçı bir çocuğun
Küs yalnızlığını.
İğledim acıları eğirdim
Koca bir yumak
Mart ayazı
Eylül yağmuru

Orta Doğu’nun hilali kaşın
Sözün kırılgan suskusu
Damaskos önünde vurulmuş
Bağdat’ta yatar.
Esmer teninde bir kölenin
Şaklayan kırbaç izi
Ardıma düşer
Uykularımı böler.

Suların dağlara çekildiği
Bir sabah vakti
Sesim yollara düşer
Hüzünlü hüzzam
Üşür
İki yakası bir araya gelmez
şehrin koynunda

Şahlar
Sultanlar
Bir de atların kırık nallarından önce
Tarihin suskun yalnızlığında
Savaşçılar kılıç kuşanmadan
Aşk vardı
Sürülmüş tarlalar
Acem ilinden gelen turnalar
Kasfkas’lara giden yollarda
biz vardık

Bir masaldı
Leyla’nın dillere destan güzelliği
Peygamberler ülkesinde.
Ve bir yalan
Ağzında zeytin dalı
Cudi’ye dönen güvercin

Tenini soyunmuş
Taştan döşeği
Yatıyor boylu boyunca
bir şair
Tahta kılıçlarını kuşanmış dervişler
Başı tıraşlı
Kaşı tıraşlı Abdallar
Alıp şiirlerini yollara düştüler.

Cana suskun
Kana düşkün eşkıyalar kesti yolları.
Birer birer
Düştük Sivas önünde
Çayda çıra
Keremim yanarım.

Denizlerin
Akı ile karası arasında kalmış
Bahtsız toprağım
Sevgili yurdum
Susuyor köy köy
Yanıyor orman orman
Gidiyor şehir şehir.
Kuruyor
Kökleriyle sökülmüş üç selvi.

Ağzı süt kokan şairler
Kavganın orta yerinde
Dizi dizi
Dizesiz kaldı
Eskimiş Şilebezinden mintanı
Varna’dan Karadeniz’e
Akdeniz bakan şair
Kızıl saçlarında
Hala kavga türküleri gezdiriyor.

Ferhat’ım
Sümüklü oğlanım
Yiğidim ağlıyor
Şirin şirin.
Yaralı bir serçe
Saçak altında
Buzdan yıldızların
Düştüğü kaldırımlarda.

Kum saatinin
Zembereği yok kurmaya.
İnce ince
Delice akıyor zaman
Karanlığımıza yenildik
Zara’dan geçti zulüm
Taş üstünden
Taşı aldı
Omuz üstünde başı
Kütahya’nın çinisinde
Laleler boynu bükük kaldı

Bir fermanla
Ak mintan
Yalın ayak
Adımız asiye çıktı
Sorulduk sokak sokak
Ev ev arandık
Kaçak öykülerimiz
Sürgün günlerimiz oldu

Sarı sıcak gülüşlü
Kara kış, çatık kaşlı
Bebeler hep ağlar
Dudakları kan kırmızısı
Yanakları al al olsun diye
Kanlı göbek bağını dudaklarına
Yanaklarına sürdüğümüz
Bebelerin masalıdır
Toprağın acısıyla yoğrulmuş
Yorgun akşam güneşi gibi sessiz.
Kadınların anlattığı.

Kutsal kitapların yazmayı unuttuğu
Bir günahı işledim gururla.
Musa’nın bilmediği
İsa’nın ödemediği
Demire tırnakla atılmış çentiklerle
Gün saydım.
Evcil nevmit geceyi vurdum
Kentsel yalnızlığımızda

Hasan KAYA
11 Ocak 2004