.: Daha neler neler…

Bakkalın önünde önce bir kalabalık, biraz itiş kakış, sonra yükselen sesler ve ardından patlayan tabancalar.

“Sebep?” diye sorunca aldığım cevapla bir incir çekirdeğini doldurmaya çalışıyorum.
Nafile dolmuyor.

“Önce ben geldim, önce ben girdim dükkana” bir sebep olabilir mi birini vurmak için.

“Daha neler” mi dediniz.

Daha neler neler…

Peki, hırsızlığın en büyüğünü yapanın dosyasının savcılıktan takipsizlik kararı ile geri dönmesine ne diyeceksiniz.

Ne o sustunuz, sözcüklerin hepsi uçup gitti mi siyaha.

“Olmaz daha neler” mi dediniz.

Ama oldu.

Mahalleye dadanın hırsızın bileği bükülmüyor. Gelen giden alkışlıyor.

Mehmet, gönderdiği iletisinde “aman abi” diyor. “Yazdığına, söylediğine dikkat et.”

Ne yazdığımı düşünüyorum; “Hırsız var” demekten başka…

Başka, aşk demişim, sevda demişim.

Uzak bir hasretin yüreği titreten sessizliğini anlatmışım. Siyaha koşan bir çocuk sesini, benden başka herkese açmış kokan o gül kokusunu.

“Daha neler mi” dediniz.

Daha neler neler…

Hasan KAYA
2 Eylül 2014 Salı