.: Gülün ömrü az olur…

Ne istediğimi çok iyi bildiğim zamanlardan geçtim, insanlar tanıdım, sevdim, mutlu oldum. Böyle zamanlarda dahi anlam veremediğim, nereden geldiğini bilmediğim; huzursuzlukları, korkuları kapımda buldum. Ellerini yakamda duyumsadım… İçim bir türlü rahat etmedi. O bildik, tanıdık ses hep içimde yankılandı durdu: “Böyle gitmez, böyle gitmez, çok sürmez…” diyerek yüreğimi taşa çaldı…

Artık kaçışı yoktu; elimde olmadan anlamsız bir şeylerin, olmadık bir engelin ayağıma dolanmasını bekledim durdum…

Kimlerin marifeti bilmiyorum, bir şeylerin iyi gitmesinin imkansız olmasına, güzelin yaşanmasının olanaksızlığına o kadar alışmış, inandırılmışız ki; her şey yolunda gittiğinde, ortalıkta hiçbir şey olmadığında, kolları sıvıyor, kendimiz bulup buruşturuyoruz canımızı sıkan, acıtan bir şeyler…

Hep aynı duyguyu, aynı korkuları beslemek için sözler, söz dizimleri üretiyoruz…

Sevdiklerimden kimi kayıp etimse, sanki acıyı hafifletirmiş gibi; o bildik söz düştü ortalığa; “Güzeller, iyi olanlar erken gidiyor, zamansız ayrılıyorlar…”

Sevdiklerimizi kaybetmenin ağır duygusal yükü altında her gidiş anlamsız, erken ve zamansız diyerek üzerinde hiç düşünmeden geçiyoruz.

Ama gerçekten öyle mi?

Göçmen kimliklerimizin ürettiği ayrılıklardan çok çekmiş, ayrılıklar üzerine onlarca türkü yakmışız. Olur olmaz, zamanlı zamansız, bazen en sevinçli anlarımızda dahi bu türküler dilimize düşüyor, yüreğimizi vuruyor, ayrılık korkusunu çağırıyor…

Soluk aldırmıyor; radyoda hüzünlü, hüzzam bir kadın sesi; “Ben yarime gül demem / Gülün ömrü az olur.” Anlatılan yine aynı. İyilerin erken gitmesi, güzelin çabuk bitmesi…

Güllerden söz eden bildiğim her türkü biraz hüzünlü, biraz yüreğime dokunuyor, acıtıyor. Sazlar, hep o resmi çizer aklıma; yüksek, dik yamaçların derin koyakların indiği, kayaların bittiği yerde; fundalık içinde açmış yaban gülleri, akşama üşüyecek, rüzgar dallarını kıracak kokusunu çalacak…

Son hep aynı; güller solar fundalık kurur, yağmurlar altında kaya yalnız kalır…

Hasan KAYA

15 Eylül 20011, Perşembe