.: Kadına tekme atma…

Elleri kelepçeli, emniyetin merdivenlerinde, iki yanında, iki polis, gülen adamı hepimiz tanıyoruz. Tanıdık, bildik bir yüz. Bu pişkinliği, bu cüreti, bu meydan okumayı tanıyoruz.

Biz, onu otobüste Ayşegül hemşireye tekme atmadan çok önce tanıyoruz. O, her gün, otobüste, metroda, sokakta, TV ekranlarında, gazetelerin çerçeve içine alınmış köşelerinde tehditleriyle karşımıza çıkıyor.

Tekme atıyor…

Evet, tekme atıyor.

Altı yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilir diyerek tekme atıyor. Kızınız da olsa kucağınıza almayın, tahrik olursunuz diyerek yapıştırıyor tekmeyi. Kadınlar sokağa çıkmasa, taciz, tecavüz olmaz diyerek, en okkalısından yapıştırıyor tekmeyi.

Yargı, iyi hal uygulayarak, Adli Tıp verdiği raporlarla kadına tekme atıyor…

En ağır tekme, hiç ummadığımız yerden geliyor. “Modern” “çağcıl” “çağdaş” olanlar, “toplumun hassasiyetleri, dini değerleri” dedikten hemen sonra; “canım bu kadar abartmanın da gereği yok” diyerek kadının giyimine, kıyafetine söylenirlerken atıyorlar tekmeyi.

Biraz korkak olanlar, başı açık, etek, pantolon, giymiş kadınların, kızların yanından geçerken “cehennemde yanacaksın” diyerek bir fiske atıyor.

“Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir” diyen cumhurbaşkanı, onu alkışlayan başbakan, bakanlar kadına en tepeden tekme atıyorlar. Kadına sokak ortasında saldıranların öldürenlerin üretilen hafifletici sebeplerle ceza alması engellenerek bütün yargı sisteminden kadın tekme yiyor.

Devlet, her 8 Martta sokağa çıkan, hak arayan, eşitlik talebinde bulunan emekçi kadına tekme atıyor…

Her tekme sokaktaki magandayı yüreklendiriyor, kadının yediği tekmelere yenilerini eklemenin yollunu açıyor. Bunlar ve burada sayamadığımız diğerleri, Sinekli Bakkal’dan bu yana hiç değişmeden kadına atılan tekmeler.

Hepsi de ağır. Hepsi de yaralayan…

Mesele bir arkadaşın dediği gibi “Bu şart, şurt, şort vs” meselesi değil. Türkiye’nin diğer çözüm bekleyen meseleleri kadar yakıcı, çözülmezse kangren olmaya aday; Kadın Meselesi…

Ayşegül hemşire beni bağışlasın, bütün bunları bir yana bırakıp, meseleyi “şort giymeye” sıkıştırmak kadınların yaşadığı sorunları hafife almak olurdu. Onun yediği tekmeyi de hazırlayan, kadının adını hayatın içinden silmeye çalışan, adsız bırakmaya yeminli sistemin ve erkek egemen bakışın ta kendisidir

Hasan KAYA
21 Eylül 2016 Çarşamba