Keyifli, bir Pazar yazısı yazmak…

Eski izlediğim çok şey öğrendiğim yazarlar, ne kadar ciddi konularda yazarlarsa yazsınlar, Pazar günleri oldukça keyifli, biraz da kalemlerinin edebi gücü olduğunu göstermek için, her zaman yazdıkları üslubun dışına çıkar, daha yumuşak, bazen de nahiv yazılar yazarlardı.

Bir gün olsun siyasetten uzak durmak, dünya ve memleket meselelerine arkamızı dönmek rahatlatabilir, soluk aldırabilir. Hayat siyasetten ibaret değil sonuçta.

Yukarıdaki satırları ben yazarken, sol yanım, gençlik yıllarından kalan o sol çocukluk hastalığıyla keskin bir dille itiraz ediyor, uyarıyor; “her şey siyasettir unutma ihtiyar?…”

Haklı.

Tamam, siyaset her şeyin içinde bir şekliyle var. Kültürden, sanata, edebiyattan, gündelik hayatın sıradan her alanında var. Her davranışın, her harekettin, tavır alışın siyasetle bir ilişkisini kurmak mümkün, çünkü siyaset oralara da sızar, kendini var eder.

Madem öyle, biz de sözdizimini değiştirip; hayata birazda siyasetin başka pencerelerinden bakmanın, farklı dillerini kullanmanın daha iyi, sağlıklı olabileceğini söyleyelim. Hayatı, gündelik siyasetin dar kalıpları olan vasat dilinden uzak, birazda edebiyat, sanat ve kültür diliyle ifade etmek, yaşamak gerekiyor.

O dillerden en uygun olanlardan biri hiç kuşkusuz, edebiyattır. Mesela, kısacık iki dizelik bir şiir bütün yaşadıklarımızı anlatarak günü anlamamızı sağlamakla kalmayarak doldurabilir. Bir öyküde aynı şeyi yapar. Bir romandan okunmuş birkaç sayfa. Sonara bir tiyatro, bir film izlemek veya ne biliyim, sanat kültür etkinliklerine katılmak, bir resim, fotoğraf sergisini izlemeye gitmek, tuvaldeki renkler dünyasında güzel günlere olan inancını tazeleyebilir. Yeni umutlar, sevinçler devşirebilir.

Bir resmin karşısında, binlerce sözcükle anlatılamayacak o büyük acıları duyar, duyumsar içselleştirebiliriz. Bir tek resim karesinde; o annelerin pencerelere sığmayan feryadında barışın ne demek olduğunu, savaşın bütün o kirli yüzünü görerek anlamakta mümkün.

Teorik kitapların anlatmakta zorlandığı A’dan, Z’ye faşizmi, Sivas Madımak’ta, Taksim’de, Roboski’de çekilmiş bir resim karesinde ne menem bir şey olduğunu anlamak mümkün olabilir.

Hadi olmadı, bunlar size yetmedi diyelim, soyut bakmayı seviyorsanız, size de Picasso’nun Guvarnika’sınıönerelim…

Sanırım yine beceremedim. Görünen o ki; daha uzun zaman keyifli bir Pazar yazısı yazmak mümkün olmayacak.

Ne yaparsınız burası Türkiye.

Hasan KAYA
1 Haziran 2014 Pazar