.: Post Modern Sivil Darbe…

Ne oluyor, seçilmişler neden yargının kararlarına takılıyor… Ne değişti bu ülkede. Eskiden de içeride olanlar olurdu. Bir küçük gazete haberi olmanın ötesinde bir haber değeri olmazdı bu durum. Seçilir meclise gelirdi. Hiç de bu kadar tartışma çıkmazdı.

Bir şeyler olmuş olmalı.

Ama ne?

Aslında dilimin ucunda ne olduğu; söylemek istemiyorum. Bilerek kaçıyorum söylemekten.

“Olmaz öyle şey” diyorum.

İyi de; kendimi ikna edemiyorum.

Evet, bir şey oldu.

Lafı dolandırmayıp, pat diye söylemek lazım…

Damdan düşer gibi lafa girmek hep yaptığım bir şey oldu. Bazen erken doğum gibi sancılı anlar yaşattı bana. Yine de; çoğu zaman yararını gördüm…

Zaman kaybının önüne geçti. Dostu düşmandan ayırmayı kolay etti…

“Ee o zaman yine pat diye söyle” mi diyorsunuz?

Biraz edebiyatını yapmak istesem de lafı çok uzatacak değilim.

İşte söylüyorum:

Darbe oldu memlekete; SİVİL DARBE oldu…

İsterseniz buna fiyakalı bir ad verip: “Post Modern Sivil Darbe” diyebiliriz…

Şaka gibi geliyor size değil mi?

Bence darbenin şakaya gelir yanı yok. Gelmesin de…

Bu sözünü ettiğim darbe salt içeride olan milletvekillerinin meclise gelememeleri üzerinden varılan bir sonuç değil. Öyle olsa zaten saçma olurdu.

Darbe sonrası neler olurdu bir düşünelim…

Darbecilerin pervazsız konuşmaları, sertleşen üslupları, bütün küçük tepeleri, dağları ben yaratım tavrı ile tepeden konuşmalar, bakmalar…

İktidarlarını kimseyle paylaşmamakta darbecilerin ortak özeliğidir. Bir anayasa yapılacaksa, onlar tek başına yapar veya yaptırırlar…

Muhaliflerin hızla susturulması, olmuyorsa tutuklanması da darbecilerin ortak özelliğidir. Muhalif olanlar basında ise bunların işine son verdirme, yasaları yargı organlarını iktidarı pekiştirme ve göz dağı vermek için kullanma, kanunları işine geldiği gibi yorumlama keyfiliği ve vesayre…

Hepsi ve daha çoğu var mı?

Var…

Ama yine de bir şeyler eksik diyorsunuz değil mi?

“Günde beş vakit demokrasi sözü ediliyor, eski darbeciler yargılanıyor. Ergenekon davası diye bir dava yürüyor” diyenler çıkabilir. Onlara küçük bir soru sormamıza izin versinler: Bir darbecinin, bir diğerini yargılamasının önünde bir engel mi var?

Başka ne eksik; sokaklarda cemseler yok, asker pastalı altında inlemiyor asfalt… Böyle olunca da ikircikli bir durum, yaman bir yanılsama içine düşme kaçınılmaz oluyor.

Ama adı üzerinde; bu, bir SİVİL DARBE, elbette Askeri Darbelerden farklı olacak.

Ben tarih okudum, darbenin sivilini de askeri olanını da bilirim diyip “yok canım” diyenlere de iki çift lafım var…

Eski çamlar bardak oldu…

Tarihte gördüğümüz biçimi ile sivil darbe yapmak günümüzün koşullarında zor. Günün iletişim araçları ile o darbelerin gerçekleşme ve ayakta kalması olanaksızdı.

Bu yüzden, günümüzde gerçekleşen sivil darbelerin günün koşullarına uygun; POST MODERN SİVİL DARBELER olması kaçınılmaz…

Darbeciler hayatın her alanına burnunu sokmuyor. Sokmayacağına da yemin billâh ediyor. Sen yap istediğini diyor.

Hangi alanlar onlar?

Eski bir siyasinin söylemi ile hemen cevabını veriyim: “Fasa fiso alanlar.”

Amaaaaaaaaaaa….

Darbecilerin öngördüğü toplum düzeni, siyasal ve ekonomik hedefleri zora sokacak, sekteye uğratacak her muhalif ses, çaba anında darbecilerinin tüm hışmını çok somut ve tereddütsüz hissedecektir…

Hadi gözümüz aydın. Onca askeri darbeden sonra bir de; Post Modern Sivil Darbe ve Diktatörlüğümüz oldu…

Hasan KAYA

24 Haziran 2011 Cuma

—————————–

Not: Bu yazının kaleme alındığından bu yana yaşanan gelişmeler göz önüne alınarak okunmasında yarar var…

..