.: Sınırların ötesinde ölüme sürülenler

Erdoğan, Suriye’deki kayıplara aldırmadan savaşın daha büyüyeceğini müjdelerken, muhalefetin de bu işlerden anlamadığını Türkiye’nin küresel bir güç olmasının doğal sonucu olduğuna, bizi inanmaya davet ediyor. Gerçi yarın ne söyler, söylediklerinin neresinden döner bilinmez ama tarih Erdoğan’ı yalanlıyor.

Suriye Savaşı, Türkiye’nin sınırlarının ötesindeki ilk macerası değil. Biz birkaç örnekle kendimizi sınırlayarak şöyle kısaca tarih içinde küçük bir gezintiye çıkalım…

Yıl 1916, Enver Paşa Galiçya’ya asker gönderiyor. Galiçya nerede bilmiyorsunuz değil mi? Kısaca, telaffuzu biraz zor bu yer, 1945 yılında yapılan sınır değişikliği sonucu “Eski Galiçya” bugünkü Güney-Doğu Polonya ve Batı Ukrayna Cumhuriyetleri sınırlarında içinde bulunuyor.

Birinci Dünya Savaşının Doğu Cephesi (tabi Almanya’ya göre doğu) Almanya ve Avusturya Macaristan İmparatorluğunun Rusya ile karşı karşıya geldiği bölge burası. Almanya bütün güçleriyle batı cephesinde Fransa ile giriştiği savaşa yoğunlaşabilsin diye bu cephede Avusturya Macaristan İmparatorluğuna destek amacıyla Türk askeri gönderildi.

Kayıpsız savaş olmaz. Galiçya cephesinde sadece 16-17 Eylül 1916’da 95 subay 7 bin Türk askeri, 5-6 Ekim 1916’da ise 15 subay ve 3 bin Türk askerinin şehit düştüğünü söylemekle yetinelim… (Hedefi Meçhul Cephe Galiçya, Muzaffer Taşyürek)

Enver Paşa askerlerin yaşamlarını hiçe sayan, Almanya’nın gönlünü hoş edecek tavrıyla Sarıkamış’ta bir daha tarih sahnesine çıkmadan önce bir başka anlamsız cephe de daha karşımıza çıkar.

Birinci Süveyş Savaşı, (28 Ocak, 3 Şubat 1915) Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı sırasında esasen 1882’de filen Osmanlının elinden çıkmış Mısır’a, Süveyş Kanalı’na düzenlediği ilk harekâttır. Harekâtın amacı, Büyük Britanya’yı Mısır’da tutarak, Batı Cephesi’ne kuvvet göndermelerini engellemekti. Bir diğer amacı da Büyük Britanya’nın Süveyş Kanalı üzerinden sürmekte olan ticaretine darbe vurmaktır. (Burada sözü edilen Batı Cephesi Almanya’nın batısıdır.) Aynı tarihlerde Almanya batısında Fransa ile kanlı bir savaş içindedir. Başarısız olan Birinci Süveyş Savaşı sonrası ikinci bir kez İkinci Süveyş Savaşı, 23 Nisan, 5 Ağustos 1916 tarihleri sarsında başlatılır. İlkindeki gibi başarısızlıkla sonuçlanır. Ancak savaş başarısız da olsa Büyük Britanya’yı bir süreliğine de olsa bölgede bütün güçleriyle kalmaya zorlamış, Almanya’nın kısmen nefes almasına yaramıştır.

Aslında ayını umarsızlığı Çanakkale’de görüyoruz.  Bize anlatılan bütün o kahramanlık hikayelerinin aslında tarihi geçeklerle, tarih bilimiyle hiçbir ilgisi yok. Anlatılanların tümü neredeyse kötü bir kalemden çıkmış tarihi roman, öykü türünde edebi metinlerdir. Hepsi de milliyetçiliğe malzeme yapılmak amacıyla uydurulmuştur.

Çünkü Birinci Paylaşım Savaşı da dediğimiz Birinci Dünya Savaşı içinde Osmanlı devletinin tüm cepheleri Almanya’nın ihtiyaçları doğrultusunda açılmış cephelerdir.

Sarıkamış ve Çanakkale’de bunlardan ikisidir. Konuyu dağıtmadan geri dönmek gerekirse, askerlerin yaşamlarını hiçe saymayı küresel bir oyun kurucu olma ve/veya güç olma adına göze almalarımız Birinci Dünya Savaşıyla sınırlı değil.

Bunun en yakın örneklerinden bir de Kore’dir.

Bayer, Menderes ikilisinin Kore’ye asker (25 Haziran 1950, 27 Temmuz 1953) göndermesi de bunlardan biridir. Yüzlerce askerimiz hala Kore topraklarında “Türk Şehitliğinde” yatmakta. Amerika’nın gözüne girmek, NATO’ya alınmak için asker gönderdiğimiz Kore sonuçta ikiye bölünerek “kurtarıldı.” Kurtarılan Güney Kore, Amerikan emperyalizminin uzak Asya’daki bir üstü olarak gelişmiş bir ülke haline geldi. Bizimde kurtarmaya gittiğimiz, yerle bir olmuş Kore, şimdi bize cep telefonlarını, arabalarını, televizyonlarını satan gelişmiş bir ekonomi.

Türkiye, ise hala vatan evlatlarını, askerlerini yabancı topraklarda bırakarak küresel bir güç olmaya çalışıyor. Gelişmiş dünya ile yakınlığımızın yaratacağı sinerji, bizi de küresel bir güç yapar yalanı, yeni maceraların gerekçesi yapılıyor. Türkiye’nin küresel bir güç olduğu/olacağı yalanı, yüzlerce, binlerce askerin emperyalizmin kanlı oyununa sürülmesinin geçerli gerekçesi yapılıyor.

Hasan KAYA
 24 Aralık 2016 Cumartesi