.: Sol, Sosyal Demokrasi Ne Yapmalı

Birçok kimse biraz umutsuzluktan, biraz yılgınlıktan; muhalefetten, ülkede doğru dürüst bir sol ve sosyal demokrat parti olmadığından yakınıyor.

Göz önünde olanların suçlanması, beceriksiz ilan edilmeleri, sitemkâr sözler havalarda uçuşuyor. İlk bakışta hak verdiğimiz bu sitemkâr yaklaşım ne kadar doğru, ne kadar haklı birlikte bakalım.

Öncelikle şunu hemen belirtelim:

Sol, sosyal demokrat hareketler, çoğu sağda diğer kitle partileri gibi halkın geri bilincine seslenerek, “ne kadar cahil o kadar iyi” diyen siyasal partiler ve hareketler hiç olmadılar.

Sol ve sosyal demokrat partiler/hareketler, sağın cahil, eğitimsiz, bir şey bilmez dedikleri o emekçi yığınların kitle hareketlerinin içinden çıktılar. Bu sınıfların mücadeleci bilincinin, kararlığının ürünü oldular.

Bu yüzden sol partiler ve hareketler, emekçi yığınların mücadelesinin gelişim çizgisine bağlı olarak toplumda ve siyasette öne çıkar veya geriye düşerler. Varlıkları gibi, siyasetteki başarıları da, emekçi sınıfların kitle mücadelesinin ivmesine sıkı sıkıya bağlıdır.

Fabrikaların, tarlaların ve sokağın hareketlendiği dönemlerde sol, sosyal demokrat partiler/hareketler canlanır, güç kazanır ve siyasette belirleyici olmaya başlarlar.

Şimdi isterseniz bu noktada biraz durun, geriye, sandalyenin/koltuğun arkalığına yaslanın. Gezi olaylarının yaşandığı süreci gözlerinizin önüne getirin, solun toplumda, siyasette ne kadar öne çıktığını anımsayın.

Olmadı mı?

Biraz daha geriye gidelim, Tekel İşçilerinin Ankara direnişini anımsayalım…

Genç kuşakların anımsaması mümkün olmayan, belki okumuş oldukları; 15-16 Haziran işçi eylemlerini, yetmişlerin, fabrika direnişlerini, grevleri ve buna bağlı olarak solun toplumda, siyasette bir bütün olarak öne çıkışından hiç söz etmiyorum…

Sol, sosyal demokrat partilerin, “kitle partisi” olma çabası boşa kürek çekmek olarak kalır, her seferinde başarısız bir deneme olur. Çünkü bu siyasal yelpazedeki partiler gerçek anlamda bir kitle partisi olamazlar. Solun gelecek ütopyası, daha yaşanılır bir toplum, daha yaşanılası bir dünya düşü, onu kendi iradesinden bağımsız olarak ideolojik bir hata/çizgiye iter.

Çözümleri ideolojik ve sınıfsaldır.

İşçiden, emekçiden, ezilenden yana olmak, özgürlükleri savunması sol ve sosyal demokrat partilerin/hareketlerin çıkış noktası olduğu gibi, bütün gelişmelerini ve siyasal tarihe mal oluşlarını bu çizgiye borçludurlar. Bu, geçtiğimiz onlarca yıl içinde genlerine işlemiş ve artık doğası haline gelmiş bir özelliğidir…

Solun, sosyal demokrat parti ve hareketlerin öne çıkması, emekten yana, özgürlükten yana, daha yaşanılası bir dünya isteyenlerin; hiç bir şeyi bahane etmeden; sokağa çıkarak hayata müdahil olasıyla mümkündür.

Bu söylediklerimizden, emekçi sınıflar madem tarihsel olarak geriye düşmüştür, onların harekelenmesini beklemekten başka bir çarenin olmadığı sonucu çıkarılamaz.

Aksine bu durum, sol ve sosyal demokrat partilere tarihsel sorumluklar ve görevler yüklüyor. Sol bu geriye düşüşü doğru tespit etmek, düzenin, neo-liberal politikalarını boşa düşürecek ağulamasını kıracak yol ve yönetmeleri bulmak zorundadır. Politik hayatın dışına itilmiş, edilgin kılınmış bu emekçi sınıf ve katmanları yeniden hayata müdahil kılacak konuma getirmek zorundadır. Bu emekçi sınıf ve katmanların her türden örgütlenmelerinin birer mücadele ve hayata müdahil olma araçlarına dönüştürülmesine katkı vermeli ve önce kendini bu sınıf ve katmanlara açmak zorundadır.

Bu iradi görevin zorluğundan korkarak, kaçmamalı, sağ partilerin çizgisine kendini atarak kolaycılığa kaçmamalı, “kitle partisi” olma hevesine kendini kaptırmamalıdır. Bu heves tarihsel misyonuna ters düşmesi anlamına geldiği gibi, varoluşunu da risk etmek anlamına gelir.

Sol ve sosyal demokrat partiler her şeye rağmen, emekçi sınıfları, özgürlük isteyen, daha yaşanılası bir toplum ve dünya talebinde bulunan kitleleri, düştüğü geri düzeyden daha mücadeleci bir hatta taşıyabilir, taşımalıdır…

Emekçi sınıfların, aydınların, özgürlük ve daha yaşanılası bir gelecek talep edenlerin öne çıkması, mücadeleye yeniden kazanılması, sol ve sosyal demokrat partilerin varlığının ve hayatın sağlıklı devamının da bir garantisidir.

Hasan KAYA
21 Mart 2016 Pazartesi