.: Terörle yeni mücadele biçimi; “intikam yemini”

Bombalar patlayınca terör uzmanı oldukları söylenen adamlar, ekranlarda sahne almaya başlarlar. Daha çok asker eskisi bu adamlar, aldıkları sahneyi doldurmak için bolca hamaset yapar, bildik örgüt isimleri sıralarlar. Bu arada terör, terörist özenle lanetlenir, ölenlere Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır isterler. Hiç atlamadıkları bir diğer nokta da terörün ne kadar hain, sinsi olduğudur.

Terörün amaçları arasında olduğu söylenen toplumu korkutma, yıldırma bu uzmanların yaptığı açıklamalarla pekiştirilir. Korkmayın derken, korkutan, yılmayın derken yıldıran açıklamalar hedef göstermelerle son bulur.

Bu “uzman” şahsiyetlerin, belli örgütler, partiler ve toplumsal kesimlere yıkmaya çalıştığı sorumluktan devlet hiç payına düşeni almaz.

Devletin en büyük şiddet aygıtı olduğu ve/veya toplumda büyük sarsıntılar, panik ve korku yaratan, şiddet eylemlerinin/terörün devletin bilgisi dışında gerçekleşme şansının olmadığı üzerine, onlardan tek satır duyamazsınız. En az devletin etkili ve yetkili koltuklarında oturanlar kadar hedef şaşırtan, çoğu zaman kafa karışıklığı içinde olduklarından başka bir şeyi ortaya koymayan, devletin şiddet aygıtları içinde yetişmiş, şiddeti içselleştirmiş bu uzamanlar, gerçekten şiddete karşı değillerdir. Onların itirazı terörün kendisine değil, devlet dışında şiddet kullanan, kullanmaya kalkan gurup ve örgütleredir.

Toplumdaki şiddetin, yukarıdan aşağı dikey bir iniş içinde olduğu, yaygınlaştırıldığı her seferinde gözden kaçırılır. Eşyanın tabiatı içinde, toplumun açık şiddete maruz kesimlerinin karşı çıkışlarında aşırılığa kaçtıkları, muhalefet etmenin kabul edilmez araçlarına baş vurdukları hesaplanabilir bir şeydir. Devletin bunu ön görmemesi kabul edilebilir bir şey değildir.

Devlet, şiddeti/terörü her zaman açıktan devlet adına, kendi açık kurumsal kimliği ile yapmaz. Kurduğu, denetlediği örgütler üzerinden ve/veya yönlendirmelerle bunu yapar. Taşeron kullanır. Terörün toplumda yaratığı travmalar üzerinden yeni politikaları hayata sokulur. Toplumsal büyük dönüşümler, temel politik yol ayrımları, sistem değişiklikleri, savaş kararları böylesine büyük kanlı terör eylemleri ile yaratılan ortamlar sonrası hayata geçirilir. Bu yüzden her büyük terör eylemi sonrası, “Bombaların, kanlı saldırıların asıl hedeflediği ne?” sorusunu sormak, toplumun neye ikna edilmek istendiğini anlamaya çalışmak yanlış olmaz.

Örneğin Başkanlık Sistemiyle ilgili Anayasa değişikliği paketinin Meclise gelmesinin hemen ardından bombaların patlamış olması, konunun tartışmadan bir anda düşmesi ilginç bir tesadüfü işaret ediyor. Yine Türkiye’nin Suriye’de giderek bir maceraya dönüşen ilerlemesini, hepten Kürtleri hedef alan bir harekette dönüşeceğinin ip uçlarının verilmesi, Sarayın ve Hükümetin Dişileri Bakanlarının bombaların patlamasından çok önce ve hemen sonrasında yapığı açıklamalar oldukça ilginç tesadüfler zincirinin halkaları gibi…

Son olarak, İçişleri Bakanın açıklamaları, “intikam yemini” terörle bu yeni mücadele biçimi, devletin niteliğini gözler önüne sermekten öte bir anlama gelmiyor. Bu devletin hiç de demokratik hukuk devleti olmadığı gözden kaçmıyor.

Hasan KAYA
12 Aralık 2016 Pazartesi