.: Uçuk kaçık, az deli…

Bir kaç gündür kafamda “olgun insan kime denir, nedir, nasıl olur, iyi midir olgun olmak, ” gibi sorular var.

Olgun insanların deneyimli insan olduğuna inanılır. Olgunluk, insanın yaşadıklarını, gördüklerini okuduklarını bir süzgeçten geçirdikten sonra edinebildiği bir durum olmalı. Genellikle “olgun insan” olarak parmakla gösterilenler, karşımıza az konuşan ve genelde uyumlu insanlardır.

Bir yanım herkes gibi; bu olgun insanı seviyor. Ancak diğer yanım buna isyan ediyor. İnsan olgunlaştıkça daha az konuşacaksa, karşıma geçip bacak bacak üstüne atıp susacaksa ben böyle olgun insanı istemiyorum.

Bu türden bir olgunluk neye yarıyor, bunun güzel olan yanı nedir? Bu olgunluk, yediği kazıkları bir daha yememek, bir daha yenilgiye uğramamak için daha temkinli davranmak değil mi?

Olgun insan hep az ve öz konuşur.

Olaylar karşındaki yorumları hep genele ters düşmeyen yuvarlak, sivrileri olmayan fazlasıyla yoruma acık şeylerdir. Bu yüzden toplumda genelin beğenisini ve taktirini kazandığı için olgun insan olmayı hak etmiştir.

Peki nerede kaldı çocuksu saf duygular, olmadık yerlerde yapılan hoş çılgınlıklar. Pat diye söylenen sözler. Ardı arkası düşünülmeden içten gelen konuşmalar. İçinizdeki çocuğu döve döve öldürdükten ve artık her şeyin hesabını yaparak yaşamaya başladıktan sonra yaşamın ne anlamı var.

Birilerinin size “olgun” demesi için böyle bir yaşamı göze almaya değer mi?

İnsanca yaşamak için, hatalar yapabilmeyi göze alabilecek kadar cesur olmalı insan.

Cesur olmaktan öte sınırlarını kendince zorlayabilmeli. Yapacağımız hatalara sahip çıkarak ve bazen “kime ne bundan” diyebilmeli…

Olgunluk, yaşama yenik düşmüş olan insanlara özgü bir olgu.

Düşünsenize; siz hiç çok yaşlı ama çılgın bir insan gördünüz mü, varsa da çok azdır. Yaşlanmak biraz da yaşama yenik düştüğünü görerek, pes etmek değil mi?

Bunu yazın bir kenara: çılgın, uçuk kaçık, az da deli iseniz yaşlanmayacaksın…

Şimdi hepinize dil çıkardığımı nanik yaptığımı düşünüyorsunuz…

Yok, yok daha yapmadım.

Ama az bekleyin arayı açıyım onu da yapacağım….

Hasan KAYA