.: Vicdansız zavallı ve zalim…

Ajanslar için sıradan haber hepsi. “AKP Erzurum Milletvekili Muhyettin Aksak, yaptığı bir konuşmada; öldürülen PKK’liler için “Etkisiz hale getirildi” yerine “Gebertildi” denmesini istedi.”

“Kesin” diyorum, kendi kendime yanıldığıma hiç ihtimal vermeyerek “konuşmanın tam da burasında, alkış almıştır”

Bu hiç şaşılacak bir durum değil.

Yer Erzurum, konuşmacı Erzurum Milletvekili olunca partisinin hiçbir önemi yok. Alkış gelmemesi şaşırtıcı olurdu…

Haber çok geçmeden sosyal paylaşım sitelerine düşecekti.

Düştü.

Beklediğim gibi de tepkiler gelmeye başladı.

İzliyorum.

Siyasal, etnik bölünmüşlüğümüzün giderek derinleştiğini gösteren yorumlar tepkiler hepside.

Bir yanda Kürtler, BDP, Sol sosyalistler, diğer yanda AKP, CHP ve MHP den oluşan o kutsal ittifak…

Okumaz olaydım.

Bir ara telaşla okumayı bırakmak bahçeye çıkmak yalınayak dolaşıp, çimenlere, toğrağa basmak, kendi ellerimle ektiğim biberleri, domatesleri toplamak istedim.

Evet, kaçıyorum…

Çünkü okudukça o bende ki; “Biz bölündük” öngörüsü giderek bir öngörü olmaktan çıkarıyor, kesinlik kazanıyor…

İlk kez haklı çıkacağım için sevinemiyorum.

Derin, tarifsiz bir acı duyumsadığım.

Belki tutunabileceğim bir umut bulurum diye haberin peşine düşüyorum. Sayfa sayfa dolaşıyorum, yapılan yorumları okuyorum.

Bu acımı büyütmekten başka bir işe yaramıyor…

Savaşın o çirkin, kirli yüzünü görüyorum her yerde. Bizi nasıl kirlettiğini, insanlığımızdan uzaklaştırıp zavallılaştırdığını görüyorum… Her savaş gibi onlarca yıldır süren bu savaşın bizi vicdansız zavallı ve zalim yaptığını…

İki arada kalıyorum…

Bölünmek mi, yoksa bu kadar zavallılaşmak mı kötü olan, bir türlü karar veremiyorum.

Ama belki de; bu kadar zevalleştiğimiz ve zalim olduğumuz için; bizi bölünmenin eşiğine getiren, bu savaş var…

Yoksa bu akıl tutulması başka türlü nasıl açıklanabilir…

“Bizi kimse bölemez” derken bölücü olabiliyor birileri. Bölen kim, bölücü kim karışıyor bir birine.

Çaresizliğe bir çare gibi sarılarak, her söze başlayan ailesinde, yakın çevresinde; bir Kürt damat veya gelin arıyor. Bulan iç rahatlığı ile ne kadar iç içe, etle tırnak olduğumuzu anlatabildiğine düşünüp istediğini ulu orta söyleme hakkı kazandığını sanıyor… Artık konuşmanın ondan sonraki bölümü ırkçı, ayrımcı ve ötekileştiren bir söylemdir…

Ya da; neredeyse her Kürt ailenin bir gencinin, dağda olduğu veya dağda öldüğünü unutularak “Etkisiz hale getirildi” yerine “Gebertildi” denmesi yeğleyebiliyor…

Bizi hızla bir bölünmeye götüren; bu ne yaman çelişki, ne ikiyüzlülük…

Hasan KAYA
22 Ağustos 2012 Çarşamba