.: Yenildik…

Masada üst üste duran kitaplar okunmayı bekliyor. Odaya her girip çıktığımda elime birini alıyorum. Birkaç satır okuyup bırakıyorum. Sonra gazeteler, dergiler… onlarda öylece duruyor.
Yakında okuyacak gazete kalmayacak. Bir biri ardına okuduğumuz gazeteleri kapatılıyorlar. Gazeteler açık olsa ne olacak, yazacak kimse kalmadı. Politik olarak durduğumuz yer, hayata baktığımız yer aynı olmasa da, severek okuduğum yazarların bir çoğu içeri alındı. Uzun gözaltları sonrası, tutuklu yargılanmaya mahkum edildiler…
Barış, demek büyük suç oldu. Barış diyen, romancıları da alıyorlar içeri artık. Bilim insanlarını da…  dışarıda kaldığımızdan utanır olduk.
Bütün garipliklerin, bütün kötülüklerin peş peşe, zincirleme yaşandığı bir yer olmaya başladı burası.  Kimsenin kimseye güveni yok. Ülkenin geneline hakim olan ağır hava, yanı başımızda süren ve bir yerinden bulaştığımız bir savaş sevinçlerimizi boğuyor. Gülüşlerimizi solduruyor. Gündelik hayatımıza, küçük dünyalarımıza yansıyor, bizi bir birimizden uzaklaştırıyor.
Yalnızlaşıyoruz.
Giderek, daha bencil, daha korkak bir dünyanın insanları olmaya başladık. Hayata bütün öfkeleri, bütün kinleriyle saldıranlara benziyoruz. Kendi dilimizi çoktan bıraktık. Atık onlar gibi konuşuyor, onlar gibi bakıyor, onlar gibi duruyoruz hayatın karşısında.
Daha dün “canım” dediklerimizden acıtan bir  sessizlik içinde, yıldızlar kadar uzak duruyoruz. Bizi sevdiklerini söylemelerinden korkuyoruz.  Sevgi üzerine, yalın sözcüklerle, kurulmuş tek bir tümce duymak istemiyoruz.
Öfkeli,  hırçın kavgaya hazır susturuyoruz herkesi…
Aşktan söz eden şiirler okumuyoruz. Şarkılarını dinlemiyoruz, güzel olan, yüzümüzü az da olsa güldürecek ne varsa hayatımızdan kovuyoruz. Çünkü sevmekten korkuyoruz. Herkes kadar katı, herkes kadar kötü, kavgacı olmazsak, yenileceğimiz korkusuna kapılıyoruz.
Kabul etmesi zorumuza gidiyor, dilimiz varmıyor, utanıyoruz, yenildik demeye. Ama saklayacak yanı da kalmadı.
Her şey ortada…
Yenildik…
Önce öfkemize yenildik, yüreğimizi sevgiye kapattık. Kabul etmesek de; affetmemesini unuttuğumuz andı yenildiğimiz an…
Doğrusu korkuyorum.
Dönüp bir daha kendimizi bulabilecek miyiz? Bir daha sevecek miyiz, inanacak mıyız koşulsuz, ön yargısız…

Hasan KAYA
2 Kasım 2016 Çarşamba