Bir düşünce belirlerken, bir tavır takınırken bazen çok hızlı karar veriyoruz. Gördüğümüz, duyduğumuz ve/veya duyumsadıklarımızla hareket ediyoruz. Bu eldeki verilerle bir karar vermek çoğu zaman yanılgılara kapıyı açıyor.

Zaman içinde pişman olacağımız, ama dönmekte zorlanacağımız kararlar genellikle bu duyumlarla elde edilenler oluyor. Daha derin araştırmak, sormak zahmetine hiç katlanmadığımız gibi, zamana bırakmak, zaman içinde bütün yönleriyle anlamaya çalışmak için sabrımız yok.

Neden bu kadar aceleci davranıyoruz?

Geç kalmanın korkusunu yaşıyoruz. Acele karar vermekte belirleyici olan bu geç kalma kokusu. Bir yanılgıda uzun zaman kalacağımız, bizim hakkımızda olumsuz düşüncelerin şekilleneceğinden korkudur. Deyim yerindeyse “enayi” olmamak için acil karar vermek zorunda olduğumuzu düşünüyoruz.

Aldatılıyorsak, kandırılıyorsak bu aldatmanın, kandırılmanın bir an önce sonlandırılması gerektiğine inanıyoruz. Yani, ego dediğimiz şey devreye giriyor.

Ancak gerçek her zaman o gördüğümüz, duyduğumuzdan ibaret olmadığı değil.

Asıl aldatılmayı, kandırmayı, kendimiz acele verdiğimiz karla yapıyoruz. İnsanın kendini kandırdığı, kendini aldattığından daha fazlasını hiç kimse yapamaz.

Kimileri için, yaptıkları hataların üzerinden atlamak son derece kolaydır. Onların hazırda tutukları şablon tümceleri vardır. “O dönem benim için her yanıyla zor bir dönemdi. Bu yüzden, bir çok yanlış karar aldım, bu da onlardan biriydi” diyerek işin içinde sıyrılabileceklerine inanıyorlar. Ancak hiç bir şey bu kadar kolay ve basit olmaz. Başkaları için yeterli olan bu tür kalıp tümceler, bizim için her zaman yeterli olmaz.

Başkasını ikna ettiğimiz kadar kolay ve rahat kendimizi ikna edemeyiz. Çünkü asıl gerçeği bütün boyutlarıyla biz kabul etmesek de biliyoruz. En azından bilinç altımız bunun farkındadır. Bu kendimizi kandırma son tahlilde bir işe yaramaz. Kabul görmez. Yeni başka sorunların yaşanmasına kapıyı aralar. Bizi yaşamımızın daha sonraki evrelerinde hep zorda bırakır.

Hatalarımızı kabul etmek her zaman önümüzü açan, bizi yarına yürürken rahatlatan bir yanı vardır. Hatalarımızı kabul etmenin ilişkilerimizi düzeltme şansı olmasa da, geleceğe yürümede olumlu etkileri olur. Rahat adım atmamızı, sık sık tökezlemememizi engeller…

Hasan KAYA
30 Ağustos 2016 Salı