Ötekilerin ötekileri…

Ötekileştirme kavramı, herkesin dilinde sakız olmaya başladı. Kötü bir şey olduğunu ifade ettiğini bilmeyen yok. Ama “kötülüğü nedir?” diye sorulduğunda yine de doğru dürüst bir cevap almak zor oluyor.

Kavramlar üzerinden konuşulduğu her seferinde yaşadığımız o büyük açmaz, bu sıradan kavramlaştırmada da yaşanıyor.

En yalın ifade edilişiyle ötekileştirme demokrasiyi dışlamak ve inkardır.

Birilerini dışlayan, yok sayan, görmezden gelinen yerde demokrasi olmaz. Bunu yapanlar demokrat olma iddiasında bulunamaz.

Türkiye Cumhuriyeti yıllarca “asli unsur” ve diğerleri ayrımıyla bazı kesimleri, gurupları ötekileştirerek ve onlara, zaman içinde yenilerini ekleyerek, bir demokrasi masalı anlatı bize.

Öteki olmak için bazen bir dinsel kimlik, bazen bir etnik kimlik yeterli oldu. Bazen de siyasal düşünce ve/veya ideolojik tercih yetebilirken cinsel tercihlerden bazıları da öteki olmanın nedeni sayıldı.

Her sistemin ötekisi olduğu, ne yazık ki bu dünyanın bir gerçeği. Bunu bir yere kadar anlamak mümkünken. Çünkü egemenlerin iktidarlarını diğerleri ile paylaşmak istememesi bir yere kadar anlaşılır bir şeydir. Ama anlaması zor ve kabul edilmez olan; ötekilerin de, ötekileri olduğudur.

Sisteme karşı, demokrasi talebi ile ayağa kalkan ötekilerin; yeri geldiğinde, kişilerin dinsel tercihleri, siyasal görüşleri ve/veya cinsel tercihlerinden hareketle; “şununla olmaz, bununla hiç olmaz, o bizi temsil etmez” diyerek ifade ettikleri, ötekisini ilan etmekten başka bir anlama gelmiyor.

Sisteme karşı çıkanların, farkında olmadan onun paradigmasının etki alanında içine düştükleri bu paradoks, son tahlilde kendisinin ötekileştirmesini haklı çıkaran, onaylayan bir anlayış oluyor.

Demokrasi, yasallar ve anayasa ile çerçevesi belirlenmiş, birlikte yaşama kültüründen beslenen bir kurallar sistemidir. Bu yüzden kişilerin, dinsel tercihleri, etnik kimlikleri, siyasal, ideolojik tercihleri, cinsel yönelimleri sorgulanmak yerine, oyunu kuralları içinde oynayıp oynamayacağı sorgulanmalıdır. Bunun yapılamadığı yerde ötekileştirmeden kurtulmamız, gerçek demokrasiye ulaşmamız olanaksızdır.

 
Hasan KAYA
19 Haziran 2014 Perşembe