.: Yandık yanıyoruz…

Cana suskun 
Kana düşkün eşkıyalar kesti yolları.
Düştük Sivas ta
Çayda çıra Keremim yanarım.

Sivas, yangınları bilir. Madımak tarihindeki ilk yangın değildir. Benim bildiğim ilk büyük yangın Timur’un ordularıyla Anadolu’ya gelişinde yaşanmıştır. Taş üstünde taş, omuz üstünde baş kalmamıştır. Yangınlarda kurumuştur akan kan.

Daha öncesi var mıdır bilmem ama daha sonrası olmuştur. En son akıllarda kalanlardan biri 1978 Sivas olaylarıdır. Sivas bir kez daha yangınları görmüş, katliamlar yaşanmıştır.

Sivas taşa tutmayı bilir güzeli. Taş bulamazsa gül atar… Elin atacağı taştan korkanımız yok, düştük yollara geliyoruz elerimizde karanfiller. Al karanfil bizden, akı senden olsun Sivas.

Bilmem kaç yıldır kanayan, kanarken sızlayan bir yarayı sarmaya geliyoruz.

Arkadaşlardan, dostlardan gelen telefon susmuyordu. Ben de fırsat buldukça dostlara, arkadaşlara haber vermeye çalışıyorum. “Televizyonu aç. Haberlere bak” diyen ağlamaklı sesler… Çaresiz susmalar.

2 Temmuz 1993 çaresizliğin adıydı şimdi…

Madımak Oteli kuşatma altında. Televizyon kameralarıyla evlerimize, oturma odalarımıza ulaşan görüntüler, çığlıklar ve sloganlar çaresizliğimizi daha da koyulaştırıyordu.

Otelde kimler var?

Aziz Nesin dışında hangi, hangi sevdiğimiz sanatçılar, yazarlar var orada?

“Kahrolsun Laiklik. Sivas Aziz’e Mezar olacak…”

Ozanların şehri, sevdiğim şehir bu muydu? Ozanlar Şehri Sivas, Cumhuriyet ve kurtuluşa giden yolun en önemli kilometre taşlarından biri olan şehir Sivas…

Sivas, bu muydu?

Ellerinde kan, yüzün kara Sivas. Karanlık yüzünü sokağa dökmüş, cinnettin derin kuyusunda kaybolmuşsun Sivas. Peki, nerede aydınlık yüzlü, gül sözlü Sivas’ım… Nerede Pirin eteğine tunmuş ayağa kalkan Sivas. Devlet, polis, asker nerede?

Bağırmalarımdan, ayakta çaresiz dövünmelerimden ürkmüş kanepeye gömülürcesine oturan oğlum ağlıyor. Ozanım ağlıyor ve ne olduğunu bilmeden öylece korkuyla ekrana kilitlenmiş gözlerinde korku çığlıkları…

Takkeleri sarıkları, sokağa dökülmüş gericilik cana susamış, kana düşkün…

Turna olup uçsalar mı, bir yol bulup kaçarlar mı?
Varna’dan Karadeniz’e, Akdeniz bakan şair, kızıl saçlarında kavga türküleri…

“Ben yanmasam / Sen yanmasan / biz yanmasak / nasıl çıkar / karanlıklar / aydınlığa…” diyor.

Yandık yanıyoruz usta. Yalın ayak durduk ateşlerde semaha… Yandık yanıyoruz usta, karanlığı aydınlığa devirmeye…

Hasan KAYA
30 Haziran 2005