Haberleri izliyorum…  Uzatılan mikrofona annesinin eteğine sıkıca yapışmış beş yaşında bir kız çocuğu utanarak “Bilmiyorum” diye kısa bir yanıt veriyor,  kazağını çekiştiriyor.

Soru neydi onu kaçırdım. Neyi bilmediğini anlayamadım. Merakımı yenemiyorum pür dikkat izlemedeyim.

Muhabir ısrarcı haber yakaladığının farkında, bırakmıyor peşini “Nasıl bilmiyorsun, hiç ET yemedin mi  ?”

Kız annesine biraz daha sokuluyor ve bir eli dudaklarına gidiyor   “Hiç yemedim” derken ürkek ve sanki bir suç işlemiş gibi tedirgin bakıyor…

Beş yaşında çocuklarımız ettin tadını bilmiyor.

Şaşırdınız mı?

Neden şaşırıyorsunuz ki… Burası Türkiye…

Bu ülkenin bazı bölgelerinde adına “olağanüstü hal” denen uygulamalar yaşandı.  Olağan hal nedir bilmeyen çocuklarımız, gençlerimiz oldu. Yakın bir geçmişteydi ajanslar “olağanüstü hal” kalktı diye bir haber geçti. Hep birlikte sevindik. Boşuna bir sevinçti o. Çünkü kalkan bir şey yoktu. Olan sadece “olağanüstü halin” bölgesel olmasının kalkmasıydı.

Nasıl ettiler bilmiyorum ama el birliği ile tüm ülkeyi “olağanüstü halde” yaşanır yaptılar. Art arda geliyor tutuklamalar, uzun sonu görünmeyen yargılamalar sürüyor…

Gördünüz mü yine sevincimiz kursağımızda kaldı.

Ama artık safdilliği bir kenara bıraktık. Beş yaşına gelmiş bir kız çocuğu ettin tadını bilmiyorsa bu durumun olağan olduğunu kimse bize yutturamaz.

Kızlarımızın başını örteceğiz tüm olağanlığımızla. Şu et yiyemeyen kızımız var ya; o da belli bir yaşa geldiğinde “günaha” girmesin diye başını örteceğiz tesettürlü yapacağız. Elimizden gelirse kara çarşaf da giydireceğiz.

Bütün bunlar için canla başla bir gayret içinde olanlar söylesin; başörtüsü takmamak mı yoksa bir insanı açlığa mahkûm etmek mi daha büyük günahtır.

Hadi ondan vazgeçtim başka bir soru sorayım: Bir kız çocuğunun başını örtmek mi yoksa bir aç doyurmak için çalışmak mı daha sevaptır.

Söylesenize bu çocuklarımıza karşı işlediğimiz günahları neyle karşılayacağız?

Yardım sever bir iki adamın bayramlarda alıp verdiği kıyma, bir kaç kilo etle mi kapanacak bu ayıp, bu günah.

Çocuklar aç, çocuklar hasta ve çocuklar ölüyor en olmaz hastalıktan. Evsiz birçok baş… Aşsız birçok sofra var…

İnsanlarımız işsiz ve oldukça güçsüz. Ramazan çadırlarıyla doymayacak kadar aç.

Kaldırılmış pazaryerlerinde atıklardan yemeklik toplayan analar gördüm. Çöp karıştıran adamlar.  Adamlığımdan utandım.

Aylığına gece yarısı zam yapan, emeklisini şimdiden garantiye alan siz vekiller hiç utanmıyor musunuz?

Hasan KAYA