1Haber Sitelerine Başbakan ile bakını arasında geçen bir diyalog düştü. Kısa ama oldukça düşündürücü bir diyalog bu. Bu kısa diyalog Başbakanın kimliğini, dünyaya bakışını ve yönetme anlayışını fazlası ile ele veriyor.

Şimdi neden söz ettiğimiz anlaşılsın diye haberden bir bölümü aktaralım: “Türk Standartları Enstitüsü (TSE) bugünlerde oldukça gergin. İddialara göre Bakan Cemaat tasfiyesi için kuruma liste gönderdi. Kurum tasfiyede direnince Bakan Fikri Işık Başbakan’a şikayette bulundu. Başbakan ise hiddetlenerek “Sen Bakan’sın dediğini yapacaklar. Git dediğini yaptır” diye çıkıştı.”

Dikkat edilirse Başbakan, Kurumun Bakanlığa hangi gerekçelerle direndiğini sormuyor. Hukuksal bir engel olup olmadığını öğrenme gereği duymuyor; “Sen Bakan’sın dediğini yapacaklar.” diyerek gidip sözünü dinletmesini emrediyor.

Anlaşılan Başbakan için, Bakan olmak her şeyi yapmak, Başbakan olmakta her şeyi yapmak ve yaptırmak için yeterli. Başbakan’ın seçim sandığı vurgusundan, seçilmiş olmanın fazlası ile yeterli bir kriter olduğunu biliyoruz. Bu anlayışa göre hukuk, yasalar, kuvvetler ayrılığı ilkesi pek bir anlam ifade etmiyor.

Kabul etmesek de; bununda bir yönetme anlayışı olduğunu söylemeliyiz. Ancak bunun demokratik olduğunu kesinlikle kimse söyleyemez.

Demokrasilerde seçilmişlerin ülkeyi, kurumları hukukun içinde kalarak yasalara göre yönetme zorunluğu vardır. Bir kurum yasal ve anayasal hakları ile Bakan ve Başbakan’a direnebilir.

Kurumların olduğu gibi yurttaşların yasal haklarını sonuna kadar kullanarak direnme haklarını yok sayan bir anlayış demokratik olamaz. Bu hakları seçilmiş olan Bakan ve Başbakanlar görmezden gelemez, keyfi uygulamalarda bulunamazlar.

Son olarak; Başbakan’ın; “Git dediğini yaptır” emri hukuksal bir dayanağa sahip değilse doğrudan Bakan’ı suça azmettirmek olur…

 

Hasan KAYA

11 Mayıs 2014 Pazar