Gezi’de ve Gezi’den bu yana en sıradan barışçıl sokak gösterilerinde ölen gençlerin hepsinin Alevi olması bir tesadüf olarak kabul edildi. Ancak son Okmeydanı’nda, Uğur Kurt’un, Cem Evinde katıldığı bir cenaze töreninde vuruluş olması ve sonrasında yaşananlar, bütün bu ölümleri tesadüf olmaktan çıkarıyor.
Diğer yandan polisin özelikle Alevilerin yoğun oturduğu mahallerde açıktan şiddet uygulaması, ateşli silahlara çok kolay sarılması, gaz fişeklerini çoğunlukla hedef gözeterek göstericilerin üzerine sıkması, hükümetin ve devletin yeni kirli bir oyunun içine girdiğinin açık işaretleri…
Ne yapmak isteniyor?
Erdoğan ve hükümeti devletin tüm imkânlarını kullanarak bir taşta birden fazla kuş vurmak istiyor olabilir.
Özellikle bu saldırılarla, Alevi gençler hızla şiddet sarmalı içine çekilerek toplum daha açık ve derin kutuplara bölünmek isteniyor kanısı, artık bir kanı olmaktan çoktandır çıkmış oluyor.
Muhalefetin önemli unsurlarından olan Alevilerin şiddete bulaşması üzerinden, ağızlarda sakız edilen “marjinal gruplar” söylemi eşliğinde muhalefetin bir bütün olarak şiddetten beslendiği algısını güçlendirmek için kullanılabilir.
Bu da, her türden barışçıl mücadele, eylem ve karşı çıkışı, şiddetle bastırılma olanağı sağlayacağı için hükümetin arayıp da bulamayacağı bir can simidi haline gelebilir.
Gezi’den bu yana, Erdoğan giderek şekillenen toplumsal muhalefetin kendi sonunu hazırladığını, bugünkü yol ve yöntemlerle iktidarın çok uzun sürmeyeceğini artık görüyor.
Son kozunu oynayarak, çatışmalı bir ortam yaratarak açık baskıcı yöntemleri ve araçları sonuna kadar kullanarak iktidarını uzatmak için muhalefetin de aynı yöntemlerle karşısında hazır olması gerekir.
Ancak bu çok tehlikeli bir oyunundur. Toplumda onarılması güç bölünmelere neden olabilir. Diğer yandan; yapılan bütün hesaplara rağmen, başta oyun kurucunun kendisini vurarak da sonuçlanabilir.
Hasan KAYA
22 Mayıs 2014 Perşembe