.: Sosyal devlet, demokratik olan devlettir…

Birkaç yıldan bu yana ilköğretimde (devlet okullarında) parasız eğitim batıda onlarca yıldır uygulanan biçimine kavuştu. (2008) Ders kitapları bedava dağıtıldı. Bu, Türkiye tarihinde bir ilkti, veliler ders kitaplarına para vermediler. Bu uygulama, tam da sosyal devlet olmanın olmazsa olmaz bir ilkesi.

Bir devletin sosyal olma iddiası, çalışmayan nüfusuna verdiği hizmet ile ölçülür. Çalışma yaşının altında olan çocukların ve yaşlıların sorunlarını çözebilmiş, yaşam kalitesini yükseltmiş devlet, sosyal devlettir.

Yaygın bilindiğinin aksine, sosyal devlet olmanın gereği yoksullara, işsizlere yardım dağıtmak değil tam aksine yoksulluğu ve yardım almayı zorunlu kılan şartların ortadan kaldırılmasını sağlamasıdır.

Sosyal devlet olmanın bir diğer vazgeçilmez unsuru; çalışma yaşamında tarafların hak arama yollarının açılmasının sağlanması ile kendini açığa vurur. Örgütlenme ve düşünce özgürlüğü önündeki tüm engelleri kaldırmak ve yasal garanti altına almak sosyal devletin temel görevidir.

Sosyal devlet aynı zamanda demokratik olan bir devlettir. Demokratik olmadan, hiçbir devlet sosyal görev ve sorumluklarını yerine getiremez. Sosyal devlet toplumdaki değişik etnik, dinsel, sosyal ve siyasal kimliklerle barışık olmak zorundadır. Toplumun değişik kesimleri arasında bir seçim yapmaz. Sosyal olmanın olmazsa olmazları arasında, değişik kesimlerden yurttaşlara aynı mesafede durmak, taraflar arasında bir dengenin ve barışın sağlanması sağlamakla mümkün olur.

Sosyal devletin demokratik olması ve hukuk içinde kalması, onun sosyal olmasının bir ön koşulu ve olmazsa olmazıdır. Demokratik olmayan, hukuksuzluğu bir kural haline getirmiş devletlerin dağıttığı yardımların miktarı ne olursa olsun, sosyal devlet olma olanağı yoktur.

Sosyal devlet olma adına Türkiye’de sürmekte olan uygulamaların kendi içinde bir paradoks oluşturduğunu söylemeliyiz. Bir yandan,  öğrenimin parasız olduğundan söz ederken, diğer yandan her öğrenim yılı başında “yasak, alınmayacak” denildiği halde harçların alınması, öğrenim yılı içinde sürekli bağış ve yardım adı altında öğrenci velilerinden para toplanması, öğrenimin parasız oluşunu, dağıtılan ders kitaplarının ücretsiz olmasını anlamsız kılıyor.

Kaldı ki sosyal devlet öğrenimin parasız olmasından önce okul ve dersliklerin fiziki koşullarının öğrenime uygunluğunu sağlamak, depreme dayanıklılığını garanti etmekle yükümlüdür. Boya badanasının veliler tarafından yapıldığı, kömürünün yardım ve bağışlarla alındığı, tebeşirin öğrencinin harçlıklarından karşılandığı bir öğrenimin parasızlığından söz etmek için insanın ne dediğini bilmiyor olması gerekiyor.

Aynı şey emekliler içinde geçerlidir. Bir ülkede emeklinin yaşaması pazardan atık toplamak ve eşin dostun insafına kalmışsa o devletin sosyal devlet olma iddiası olamaz. Bırakın onurlu bir yaşam sürdürmek için yeterli bir aylık verilmesini, kuşyemine yetmez aylıkların alınabilmesi için her aybaşında oluşan kuyruklarda yaşlısına, emeklisine bu çileyi yaşatan, bunu ortadan kaldıracak rasyonel çözümler üretmeyen ya da üretemeyen bir devletin sosyal olma iddiası lafı güzaftır.

Demokratik, sosyal devlet, yurttaşları arasında ayrımcılık yapamaz. Belli kesimler için her kapı açık tutulurken, diğerlerinin “ılımlar” beklentisi ile oyalanması sosyal devletin hem demokratik olma hem de sosyal olma iddialarını ortadan kaldırır. Resmi ve anadil ayrımlarına gidilerek yurttaşlar ve onların dilleri arasında bir ayrımcılık yapmak, devletin hem demokratik olma, hem de sosyal olma savını ortadan kaldırır.

Yardımlar dağıtılarak sosyal devlet değil, tam da söylendiği gibi “sadaka dağıtan devletolunur.

Devlet bir yandan kömür, buzdolabı, çek yat dağıtırken, diğer yandan okulların temel giderlerini öğrenci ve velilerin sırtına yıkıyor, emekli aylığını ve asgari ücreti yaşam standartlarının altında açlık sınırında tutuyor ve sağlık giderlerini alabildiğine kısıyorsa, kaşıkla verdiğini kepçe ile çıkaran faşist bir devlet anlayışından söz etmek daha doğru olur…

Hasan KAYA