Gündem…

İnsan yoruluyor. Gündemi takip etmek kadar yorucu bir şey yok. Gündeme çıkan haberler şaşırtıcı, çarpıcı hatta bazen donup kaldığınız türden.

Adı üzerinde “gündem” güne damgasını vuran anlamına geliyor. Bazen art arda gelen günlere damgasını vuruyor…

Yazanlar için; bu hem iyi, hem kötü.

İyi; çünkü haber bolluğu üstelik sarsan, ilgi uyandıran haber bolluğu yazacak konu sıkıntısı çekmenin önüne geçiyor.

Kötü; hangisinden başlayacağınızı şaşırtması. Yazınıza konu olacak haberi seçmede zorluk yaratması.

Usta gazeteciler, bu çeşitlilik içinden en doğru olanı cımbızlayıp çıkarıyorlar. Bu bilgi, tecrübe biraz da sezgi işi…

Bir de son zamanların moda söylemi ile söyleyecek olursam “çakma” gündemler var…

Aslında hiç haber değeri olmayan bir şeyin haber olması üzerinden koparılan fırtına bu…

Türkiye’de bu tür gündemler sık rastladığımız bir şey. Üzerinde kızılca kıyametlerin koparıldığı konular çoğu zaman bir incir çekirdeğini doldurmaz şeyler.

Bir de; bu çağda, bu zamanda biz hala bunları mı konuşuyoruz dedirten şeyler var. Dünyanın başka yerlerinde haber değeri bile tartışılan bazı konular bizde gündemin başköşesine oturabiliyor.

Örneğin Genelkurmay başkanlığının her açıklaması bizde gündem oluyor.

Neden?

Çünkü giderek etkisi azalmış da olsa asker hala siyasetin içinde. Böyle olunca da; her dediği önemli oluyor. Gündeme çıkıyor.

Başka ülkelerin de ordusu, bir genelkurmayı var. Orada ordu işini yapar, ona buna laf yetiştirmeye kalkmaz. Öyle olur olmaz açıklamalar yapması, ülke gündemi ile ilgili görüş bildirmesi söz konusu dahi olmaz.

Siyasilerin oluşturduğu gündemlerde çoğu zaman anlaşılan türden değil. Her konuda konuşmayı seven bir siyaset ve yönetme anlayışımız var.

Gösterişi seven bir anlayış hâkim siyasette. Hükümet her yaptığını ballandıra ballandıra anlatma gereği duyuyor. Her açıklama seçim meydanı havası içinde yapılıyor.

Muhalefet durur mu? O da hemen atlıyor karşı görüş belirtiyor. Çoğu zaman kurumlar arası iletişim kanalları kullanılarak hal edilecek bir konu medyanın önünde ve medya üzerinden yapılmaya çalışılıyor.

Bunların olmasının elbette bir nedeni var.

Kimse işini doğru dürüst yapmıyor. Kimse sorumluklarını hakkınca yerine getirmiyor. Konuşarak açığı kapamaya çalışıyor. Bu tam da haberlerin giderek magazinleşmesi gibi siyasetin de magazinleşmesi anlamına geliyor.

Ne güzel her şeyden haberdar oluyoruz diyeler olabilir.

Ama geçek hiç de öyle değil. Bu haber bombardımanı ve hızla değişen gündem içinde gerçek hep hasıraltı oluyor. Halkın haber alması sanıldığı gibi sağlıklı çalışmıyor.

Örneğin ülkedeki yoksulluğu konuşabiliyor muyuz?

Hayır.

İşsizliğin ne demek olduğunu konuşan var mı?

Yok.

Bu konularda ne yapılması gerektiğini tartışan gazete yazarları, siyasiler nerede…

Bu hızlı ve sürekli değişen gündem yüzünden; otuz yılda, kırk bin insanımızı neden kaybettiğimizi gerçek anlamıyla tartışamadık. Yaptığımız, otuz yıl, kırk bin kayıp nakaratından öteye geçmedi.

Hasan KAYA