Şair olmak zor iş
Çok sonraları öğrendim ki, şair rüzgâra karşı göğsünü açıp yürüyendir. Korksa da gördüğünü, bildiğini demekten korkmayandır. Sözü uzun etmeden gördüğünü, bildiğini herkesten önce demesini bilen, yüreğin ve aklın yolunu bulandır.
Çocukluğun Susturulduğu Sayfa
Kitabın yeni bir sayfası açılıyor şimdi. Bu da sessizlikle başlıyor. Ama bu kez sessizliği çocuklar taşıyor. Ufak ellerinde taş, çekiç, bez torbalar. Ayaklarında delik...
Ellerimde fesleğen kokusu…
Söze bir yerden başlayıp bir şeyler söylemek, bir duyguyu devindirmek, bir merakı kışkırtmak lazım. Yoksa sessizlik olacak. Yan yana bir soluk atımı uzaklıkta o can sıkıcı yalnızlığımız saracak. Seni bilmem ama vuracak can evimden beni.
Gitmek istiyorum…
Sabahtan bu yana, bir sokak köpeğinin telaşı, korkusu tutmuş sokağı. Gelene gidene havlıyor, kimseyi sokmuyor sokağa. Kediler, verandaların çatılarında geziyor korkudan. Kuşlar inmiyor yere.
Bir...
.: Dilek ağacı…
O yıllarda modaydı. Okul bitti bitecek, herkesin elinde bir defter. Sevdiğine, sevmediğine uzatıp, hatıra kalması için bir şeyler yazmasını isterdi.
Aklına bir şey gelmeyen işin...
Ölen çocukluğumuzdu…
Birlikte oynadığım çocuklar her kavga, her anlaşmazlık sonrası; “Kürt, kuyruklu Kürt” diyerek beni kızdırmaya çalışırlardı. Bazen büyükler de çocuklaşır; dövdüğüm oğullarının, saçını çektiğim kızlarının intikamını bu sözü söyleyerek almak isterlerdi…
Zamanın vurduğu anlamlar…
Günler sonra olan buydu. Masada sessizlik vardı. Kuru ayaz bir sessizlik ve garsonun getirip bıraktığı iki fincan kahve. Peçetelik, tuzluk, metal bir küllük biz...
.: Milletin efendisi kurnazlar…
Köylü olmak ayıp değildir. Köylü belki dendiği gibi “Milletin efendisi” değildir ama tarihin bir evresinin kaçınılmaz toplumsal katmanıdır. Kendi içinde ve doğal çevresinde davranış...
Yaşamak istediklerimiz…
Neler yaşamak istiyor insan, neleri söz edip demek geçiyor içinden. Hiç denemeden, denemeye cesaret edemeden…
Yaşadıklarımız, hayat denen deryada bir damla, yaşamadıklarımızın yanında…
Aklıma her geldiğinde...