.: Bize ne oldu?

Çalışma: Picasso

Şu “eskiden” diye söze başlayanlara, geçmişi övüp duranlara hep kızarım. Arkadaşlıkların güzelliğinden, dostlukların dostluk olduğundan söz ediyorlar. Her nasıl oluyorsa, o anlatılan eski zamanlarda hiç kötüler, kötülükler yok. İnsanlar hep güler yüzlü ve bir birine hep iyi, iyilik etme yarışında. Çat kapı açılan kapılar, gelen komşular, şenlik havasında misafirlikler. Kimsenin kimseden beklediği bir yarar yok, ilişkiler beklentisiz, çıkardan uzak.

Konuşmalar uzar gider, eskinin güzeli, iyisi hiç bitmeyecek sanırsınız.

Tam bitti kurtuluyorum dediğinizde, “Ya şimdi öyle mi?” sorusu gelir arka arkaya tekrarlanarak. (Nedense bu soru hep iki kez art arta tekrarlanarak sorulur.)

Size sorulmuş bir soru değildir bu; “Her şey bozuldu” diyerek cevabı kendileri verir devam eder, günü karaya boyuyor, olan biteni yerin dibine batırırlar.

Kim olsa, yaşadıklarına dönüp bakınca anlatılana, çizilen tabloya hak verir. Çünkü arkadaş dediklerimiz, satmıştır sizi kim bilir kaç kez ve dostluk, çoktandır güzel bir sözcükten ibaret. Aşktan söz eden, sevgi diyenlerin, sevgisi aşkı bencil bir sahiplenme duygusundan öte bir şey değildir.

“Hep ben, hep ben” der…

Bütün bunları düşünürken kaşlarınızın çatıldığını duyumsar, hüznün derin boşluğunda kendinizi yapayalnız bulursunuz.

Ne yaparsanız yapın, başarırlar. Karamsarlıklarını size de bulaştırıp kenara çekilirler. Çok sürmez, sıra “Ne oldu bize?” sorusunun şekilden şekle girerek karşınıza dikilmesine gelir.

“Hadi bakalım verin cevabını”

Bu soru, öyle kaçamak bir cevapla geçiştirilecek gibi değildir. Zorladıkça zorlar insanı. Günü uzun, geceyi olduğundan karanlık eder. Gerçi insan en kolay kendini kandırır, ama aklına bir kurt düşmüş ise en zor kendini ikna ediyor.

Ekonomik sebepler, geçim sıkıntısı, günün her şeyi zor eden koşuşturması, hayat kavgası diyerek, hepsini art arda sıraya sokarak, bir resmigeçit ciddiyeti ile aklınızdan geçirirsiniz.

Bunun yetersizliğini, dünün yaşam koşullarını, zorluklarını anımsadığınızda yetmez olur.

Manevi değerlerden uzak kalma ile açıklamaya çalışmak, hepten boşa bir çaba olur.

Çünkü şüphecilik kolay kestirme yanıtlarla varılmış cevaplara, düşüncelere sevinmeyi hep kursağımızda tutar, ondan öteye yol vermez.

Daha derinlerde, ruhunuzun derin dehlizlerinde bir gezintiye çıkmaya cesaretiniz varsa, bulabileceğiniz bir cevaptır aradığınız…

Hasan KAYA
17 Ocak 2014 Cuma