Çocuklarla gülen dünya…

Kederden öleceğini sandığın anlar olur. Dünyaya küstüğün, kendine darıldığın anların... Hiç bir şey ve hiç kimse seni kandıramaz ve seni alıp bir güzelliğin kenarına götüremez hiç bir güç. Ne annenin şefkatli sözleri, ayrılıklar sonrası babana kollarını açıp koşmaların ne de sevgilinin kollarına düşmeler seni avutamaz

Özlemlere koşuyorum…

Ellerim cebimde kendimi sokaklara atıyorum, çarşı pazar, deniz kıyısı demeden içimden geldiğince dolaşıyorum. Sağlı sollu yediğim omuzlar, çatık kaşlar sövemeye ve kavgaya hazır bakışlardan yılıp kendimi bir otobüse, bazen ne yöne gittiğine dahi bakmadan bir dolmuşa atıyorum.

.: Başbakan suç işliyor…

Son günlerde liberal aydınlar feryat figan, başbakanı eleştiriyorlar. Hep yapa geldiklerini yeni görmüş gibi sıralayıp sonrada “bu olmadı sayın başbakan” diyorlar… Ahmet Altan, sonra sevgili kardeşi Mehmet Altan, Hasan Cemal ve az da olsa Cengiz Çandar ve diğerleri…

Yurdumun üşüyen çocukları…

Hava birden bozdu, lodos poyraza döndü, ellerim üşüyor, cebimde… Akşam yürüyüşünü yarıda kestim, hızlı adımlarla kendimi zor atım sahilde, denize bakan kâffeye. Girişte kapı önüne...

.: Gittiğim her yerde…

Hiç aldırmazdım “Yaşadım bitti” dediğim yerde biterdi, çeker giderdim… İki satır arası sıkışıp kalan acıtan yalnızlığım Ve ben

.: Varsa yoksa; “Kürt Meselesi”

Çok şey mi? İnsanın kendi ana dilinde eğitim görmeyi istemesi. Gittiği resmi dairede, mahkemede kendi ana dilinde konuşması, hizmet alması…

.: Narçiçeği…

Hikâyeleri var, hep anlatılan. Hikâyelerimiz bizde, bizi vuran… Öyle sıradan bir yürek burkması, akşamın; hüzün yeli değil hiç biri. Kurgusal bir yalanın erişemeyeceği kadar inanılmaz, bir o kadar gerçek… Zor hayatların zoru ile yazılmış. Kolay anlatılır, kolay dinlenilir…

.: Eylül gülen çocuk

Gece soğuk ve karanlık, ellerim üşüyor. Ne zamandı, bilmiyorum. Biraz önce demek geliyor içimden. Kapıyı çektim, çıktım arkamda pervazda kapının tok sesi… Bir düşten kaçıyorum, uykularımı bölen. Kaç gündür sıcak oda, sıcak yatak; başımı yastığa koyar koymaz sokulup, koynuma giriyor. Geceyi bana dar ve zor ediyor.

Liderin gölgesinde…

İnsan kendi gücünü, bilgisini çoğu zaman küçümser, kendisinin üzerinde, hayatını belirleyen bazı güçlerin olduğuna inanır. Tanrıların önünde secdeye gelen insan, onunla yetinmez. Kahramanlar, liderler yaratır, peşlerine düşer, savrulur…

.: Bu ülkenin gerçeği

“Çok güzel bir yer değil mi?” diye soruyor. Bana sorduğundan emin olmak için etrafıma bakıyorum. Onu gülümseyerek bana bakarken yakaladığımda sorunun bana olduğunu anladım… “Evet” dedim kısaca. Kahvemi içip, kitabımı okumak istediğimden laf lafı açılsın istemiyorum…