ARAŞTIRMALAR
İnsan, toplum ve din…
Din üzerine her çalışma dinin tanımını yaparak başlar. Çoğu zaman sözlük anlamının ötesine geçmeyen bu tanımlarla dini, onun toplum ve insan yaşamı üzerindeki etkisi...
Yeni İçerikler
Yollar, AVM’ler ve Kaybolan Sadakat: Kırsal Muhafazakârın Uyanışı
Bazı dönüşümler gürültüsüz başlar. Bir tabela değişir, bir metro hattı uzar, bir evin penceresine internet modemi asılır. Fakat her yeni asfalt, her dökülen beton,...
Ağıtsız Meydanlar, Sessiz Diller
Bazı acılar öyle derin olur ki, anlatılamaz. Ama anlatılamadığı için de silinir sanılır. Oysa dilin dışına düşen her yara, toplumun hafızasında gizli bir çentik...
Kutsal Suskunluk
Her toplumun içinde konuşulması yasak olan bir şeyler vardır. Bazen bir cinayetin adı anılmaz, bazen bir sevdanın. Bazen bir yıkım suskunlukla örtülür, bazen de...
Sessizlikte Gömülenler: Savaş, Sermaye ve Sessiz Tanıkları
“Sessizlik bazen bir bombadan ağırdır;
Çünkü o sessizlikle yaşayanlar, ölümü her sabah yeniden yaşar.”
Bazen bir savaşın başlangıcı, gecenin sessizliğini yırtan bir roketle değil; yıllar önce...
Çocukluğun Susturulduğu Sayfa
Kitabın yeni bir sayfası açılıyor şimdi. Bu da sessizlikle başlıyor. Ama bu kez sessizliği çocuklar taşıyor. Ufak ellerinde taş, çekiç, bez torbalar. Ayaklarında delik...
Hafıza ve İhanet
Unutmayı seçenlerin suç ortağı olduğu bir çağda yazılıyor bu kitap.
Hafıza bir yükse, unutmak bir kaçıştır. Ama bazen, unutmak bir tercihten fazlasıdır: bir ihanettir. Sessizlik...
Sessizlik Kitabı: Konuşmayanların Değil, Konuşturulmayanların Defteri
Unutmaya karşı direnenlerin defteri
Bazı kitaplar hiç yazılmaz. Bazı cümleler hiç kurulmaz. Bazı tanıklar hep sessiz kalır. Ama bu, onların var olmadıkları anlamına gelmez. Aksine,...
Korkunun Mimarlığı: Bir Rejim ve Sessizlik Üzerine
Bir ülkenin çürüyen binası ve suskunlukla şekillenen rejimi üzerine
Şehrin en kalabalık caddelerinden birinin bittiği yerde. Hiç beklemedik bir şekilde karşımıza çıkıyor. Yüksek duvarları, kirlenmiş...
İbn Haldun’un Devlet Teorisi ve Günümüz Türkiye’si
Devletler de insanlar gibidir der İbn Haldun: Doğarlar, büyürler, yaşlanırlar ve ölürler. Bu benzetme, kuru bir tarihsel şema değil, uygarlıkların nabzını tutan bir diyalektik...
Ulus-Devletler ve Etnik Kimlik: Çoğulculuğun Yeniden Okunması
Her devlet, kendisini anlatan bir hikâyeyle yaşar. Bu hikâyede sınırlar yalnızca coğrafi değil; belleğe, dile ve hakikate çizilir. Devlet, yalnızca yasa yapan değil; aynı...