.: HDP, En Çok Kimi Zor Durumda Bırakıyor

Hasan KAYA

HDP’in barajı aşması neredeyse kesinleşmeye başlayınca, rakipleri arasında en çok, AKP’yi zor durumda bırakacağı da belli olmaya başladı. Yapılan ve açıklanan bütün anketlerde, AKP’den, HDP’ye büyük bir oy kayması olduğu açıkça görülüyor. Özelikle AKP’nin Kürt oylarının büyük bir kesimi, hem doğuda hem, de batının büyük şehirlerinde hızlı bir şekilde HDP’ye kayıyor.

Siyasal rakipleri arasında, bulunan; MHP bundan hiç etkilenmezken, CHP çok küçük oranda etkileniyor.

Büyük olasılıkla, AKP, Anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu yakalayamayacağı gibi, hükümeti de tek başına kurmayacak.

HDP bu anlamda, AKP’nin uzun yıllar süren iktidarına son veren parti olacak. HDP en büyük zararı AKP’ye ve Erdoğan’a vererek, zorda bırakacak. Hükümet ve AKP’den yapılan son açıklamalar da, HDP’nin kendilerini zorda bıraktığının itirafı niteliğinde.

Ancak diğer yandan, HDP seçmenleri arasında bazı kesimler oy vermede zorluklar yaşayacaklarını şimdiden belli ediyorlar. Biz bu yazıda daha çok bu kesimlerden söz etmek istiyoruz. Yani, HDP’nin içinden seçmeninden söz edeceğiz.

Önce HDP üzerine bilinen birkaç söz etmek zorundayız: HDP, birçok bileşeni olan bir parti, ana omurgasını, Kürt Siyasal Hareketinin oluşturduğu bu partinin, bileşenleri içinde bir araya gelmesi çok da mümkün olmayan, kesimler var. Soldan gruplar, partiler, muhafazakâr Kürt gruplar, partileri ve kimi etnik grupların temsilcileri… Oldukça renkli, çok sesli bu yapı Türkiye için bir ilk. Partinin resmen bileşenleri içinde olmasalar da, bazı kesimler dışardan destekleyerek katkı vermekten başka seçimlerde oy vereceklerini açıkladılar, açıklıyorlar.

Örneğin Aleviler, HDP bileşenleri içinde doğrudan yer almıyor. Ancak bazı Alevi örgütleri seçimlerde destek vereceğini açıklayarak, tabanlarını oy vermeye çağırdılar. Bu açıklamanın, sandığa yansımasından bağımsız olarak, Alevilerin oy verirken, kısmen rahatsız olacakları, yer yerde zorlanacakları şimdiden dile geliyor.

Buna benzer bir rahatsızlığın, Sol Gruplar ve Partilerin tabanı için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Üstelik neredeyse aynı gerekçelerle, bu iki kesim oylarını kullanırken o kadar rahat olamayacaklar.

Alevilerin öteden beri, hayırla anmadığı kimi İslamcı Kürt önderlerin, doğrudan HDP merkezi tarafından olmasa da, kimi bileşenleri tarafından saygı ile anılmasını, adlarına anmaların düzenlenmesini doğru bulmadıklarını dile getirmekteler. Bu konudaki rahatsızlıklarını açıkça ifade etmelerine rağmen sandığa giderek oy kullanacaklar.

Aynı durum, Solcular içinde geçerli. Türkiye tarihini Kemalist şeytanlaştırma üzerinden öğrenen sol örgütlerin tabanı için; Şeyh Sait, Sadi Nursi, İdris’i Bitlisi gibi Kürt önderlerin öne çıkarılmasından başka, İmralı’nın parti üzerindeki belirleyici etkisi, oy vermede zorlanmalarına neden olsa da, oy vermekten geri durmayacaklar.

Bizim biraz yabancısı olduğumuz diğer bileşenlerin cephesinden bakıldığında da; HDP içinde Solcuların olması, Alevilerin oy verecek olmaları sorun olarak görülüyor ve oy vermede belli bir zorluğa neden olması söz konusu olabilir. Özellikle sol için, HDP’nin yaklaşan 1 Mayıs‘ta ne yapacağı da ayrı bir değerlendirme konusu olacak konulardan biri olacaktır.

Burada, AKP iktidara gelirken ve iktidarının ilk yıllarında açıktan desteklerini gördükleri sol liberal aydınlar ile “yetmez ama evet”çilerin neredeyse blok olarak HDP’yi desteklediklerini, bildiriler yayınladıklarını belirtelim. AKP ve Erdoğan rejimine uygun koşullar yaratmış “yararlı aptalı” olmayı gönüllü kabul etmiş bu kesimlerin, geçmişte, her AKP eleştirisini “darbecilik” olarak suçlaması, yaftalaması, bugün HDP’ye oy verecek kimi kesimleri rahatsız etmekte. Özelikle sol, sol sosyal demokrat çevreden gelen bu seçmen sol liberal aydınlar ve “yetmez ama evet” diyenlerle bir arada olmaktan dolayı sandık başında zorlanarak oy kullanacaklar arasında sayılabilir.

Son olarak neredeyse çok geniş bir kesimin sandık başında zorluğu olacak nokta; seçim sonrası senaryosu üzerinedir. AKP’nin tek başına hükümet kurmasının mümkün olmadığı bir meclis aritmetiğinde, koalisyon kurabileceği en yakın parti HDP olacaktır. Her ne kadar, Selahattin Demirtaş, “Seni başkan yaptırmayacağız” demişte olsa, koalisyon kurması birlikte hükümet etmesi yine de mümkün olabilir. Bu koalisyonun en büyük iki pazarlık maddesinden biri “Barış Süreci” diğeri de mutlaka “Başkanlık Sistemi” olacaktır.

Seçimden sonra, olası bir AKP, HDP koalisyonun, HDP içindeki koalisyonu hangi yönde ve ne düzeyde etkileyeceğini bilmenin imkânı şimdiden yok. Ama bunun HDP seçmeni açısından oy verirken zorlanacağı bir nokta olduğu ise kesin…

Bu noktada durup, HDP için şu tespiti yapabiliriz; Türkiye için bir ilk olan bu partileşme biçimi ve partinin kendisi bileşenlerinin bir birinden çok farklı çekincelerine rağmen sandıkta birleşmesini sağlayacak.

HDP’nin bileşenleri ve oy alacağı kesimlerin, hepsi göz önüne getirildiğinde, başka hiçbir partinin olmadığı kadar Türkiye partisi olduğunu görüyoruz. Bu yapısıyla parti büyümeye, giderek kitleselleşmeye ne kadar yakınsa, dağılmaya da o kadar yakın olduğunu bize gösteriyor.

Hasan KAYA
29 Mart 2015 Pazar