.: Kayan yıldızları tut…

Kayıp giden yıldızı tutmaya uzanır insan, aşkta yenilir, tutuğu işte, çıktığı yolda, gördüğü düşte… Yalnızlığın hırçın dalgaları köpürür kayalara koşar, ne dediğini, ne yaptığını bilmez olur insan.

O saat her şey olması gerektiğinden beyaz, her şey olması gerektiğinden fazla siyahtır. Bütün renklerini, bütün seslerini kaybetmiş bir kış akşamın sessiz karanlığında kaybolmaya çağırır çıktığımız bütün yollar.

Umudun bittiği yerde başlar karanlık. Sözün en güzeli, en soylusu geçmez geceden.

Anlamaktan uzak, hep anlaşılmayı bekleyen sözlerin bir biri ardına sırasını beklediği söylevler eşliğinde, kibrin eğmediği başımız dik dursun diye feda ettiğimiz en güzel yanımız, düşerken yokluğun karanlık sessizliğine, elde kılıç kavga çağrıları yapmanın kime ne faydası var.

Sevgiye diklenen, dik duran güç gösterisinde bulunanlar hep en çok yenilenler oldular.

Kılıçları en keskin, en güçlü, en kuvvetli şövalyeler, ekmek ve şarap, -İsa’nın kanı ve canı- için kilisenin taş zeminine dizleri üzerine düşüp kutsanmayı beklerken, sarıldıkları son kahramanlık yeminiyle yenildiler. Çünkü artık aşk onlardan uzaktı, hayat çok uzaklarda bir yerdeydi.

Hasan KAYA
07 Ekim 2013 Pazartesi