7 Haziran seçim sonuçları değişik birkaç koalisyon seçeneğini masaya yatırıp tartışmayı olanaklı kılıyor.
Seçimin kazananları, kaybedenleri birkaç tümce ile çabuk geçiliyor. Farklı koalisyon olanaklarını sınırlayan, belki de imkansız kılacak olan kırmızı çizgiler bir “ama” ile kaldırılıp bir kenara konuyor.
Her söze giren; gönlünce koalisyonlar kuruyor, koalisyonlar yıkıyor, krizler çıkarıyor.
Her olasılık gündemde, ama kimilerinin vazgeçilmezi; “büyük koalisyon” yani AKP, CHP koalisyonu.
“Büyük koalisyon” diyenlerin kendilerince “sağlam” gerekçeleri var.
Peş peşe sıralıyorlar…
Akla yatkınlıktan söz ettikten hemen sonra, mantığın kabulünün de bu yönde olduğunu söylüyorlar.
Toplumsal barış, kutuplaşmanın son bulması, ekonomik ve toplumsal istikrar, ülkenin yararı üzerine ustaca lafı dolandırıp uzatıyorlar.
Kaçınılmaz, lafı uzattıkça, dilleri altındaki bakla bir güzel ıslanıyor; “İş dünyası, borsa, yabancı yatırımcının isteği” dediklerinde mide bulandıran o görünüm artık saklanmaz oluyor.
Başka sözcüklerle söyleyecek olursak; “ülke yararı”, iş dünyası, borsa ve yabancı yatırımcının isteği ile örtüşen bir şey olup çıkıyor.
Bu “ülke yararı” her şeyin önünde/üzerinde bir yerde duruyor.
Haliyle bu durumda; meydanlarda söz verilmiş olduğunu anımsatmak anlamsızlaşıyor.
Bir kez de olsun, işçilere, köylülere, işsizler ordusuna, geçinemeyen emekliye, yoksula sorulmasını istemek iğrenç bir popülizm oluyor.
Hasan KAYA
14 Haziran 2015 Pazar