Edebi bir dil kullanabilmek için edebiyat üzerine bilgi sahibi olmanız, edebiyatı sevmeniz ve her türünü, yani romanından şiire, şiirden öyküye iyi bir okur olmanız gerekiyor.

Bu da yetmez.

Okuyacağınız eserlerin doğru seçimi için, beli bir birikim, bilgi de olmazsa olmaz.

Edebiyat hayatınızı değiştirir. Edebi dil konuşmalarınıza anlatım zenginliği, hayatınıza gelişmiş duyarlıklar katarak, yeni renkler, yeni anlamları çoğaltır.

Konuşmanızın dinlenmesini, dinleyenin zevk almasını sağlar.

Buraya kadar söylenenden; bu dili, kullanmanın bir ayrıcalık olduğu sonucu çıkarabilirsiniz…

Ama edebi bir dilin, her zaman hayatta bir karşılığı olduğunu asla düşünmeyin.

Çünkü yok.

Örneğin susmanın konuşmaktan daha derin, daha anlamlı ifade gücü olduğunu anlatan, söz dizemlerine, şiirlere hemen inanmayın. Susunca gözlerinizin romantik bir edayla konuşacağına da çok güvenmeyin.

O sessiz duruşun, o bakışın ne anlattığını sizden başkası bilemez. Çok şey anlattığınız, sizin bildiğinizden, kendinize söylediğinizden öteye geçen olmaz.

Üzerinde biraz düşünün, sorgulayın, göreceksiniz ki; susarak konuşmanın, derin anlamları olduğu, çok şey anlattığı o kadar da doğru değil.

Hatta biraz safsata…

Susmanın, tek bir sözcükle kurduğunuz tümcenin anlatabileceği kadar gücü dahi yok.

“Dur” diyerek, “gitme” diyerek anlatabileceğinizi susarak asla anlatamazsınız.

İş işten geçmeden, siz, siz olun, ortak bir dil bulup konuşarak anlatmayı, anlaşmayı deneyin…

Hasan KAYA
28 Haziran 2015 Pazar