Geçen yıldı, dışarı çıktığımda her yerde öldürülmüş köpeklerle karşılaşmıştım. Hapsi yedikleri zehirli et parçasıyla zehirlenmiş, ağızları köpük içindeydi. Kimi hala can çekişiyor, şiddetli kasılmalar ve inlemeler içinde ağızlarından köpükler gele gele ölüyordu.
Saya söve yoluma devam ettim, soluğu belediyede aldım. Kimi yakaladımsa ona, bağırış çağırış içinde hep aynı soruyu sordum.
“Nedir bu rezillik, insanlığınıza ne oldu?”
Sorumun muhatabı yok, belediyenin dış kapısının pervazına asıl kaldı sorum.
Kapıdan çıkarken koluma giren biri, alçak sesle çevresini de kollayarak, belediyenin birini sokak hayvanlarıyla ilgili görevlendirdiğini, o da kendine gelen her şikayet üzerine, zehri alıp düşüyormuş yollara.
İşini en kolay, en kestirme yoldan hal etmeyi, kolaya kaçmayı seviyor bu ülkenin insanı. Bir canlının yaşamına mal olacağına aldırmadan, zehirde olsa kullanıyor.
Üzerinden bunca zaman geçince, aynı öfkeyi duyması zor insanın, artık o kadar kızmıyorum, ne belediyeye, ne de o çalışana.
Biraz da anlıyorum sanki…
Nasıl anlamayayım ki; bu ülkede yıllardır bir parti, bir çok politikacı, gözümüzün önünde kendilerini ve gençleri milliyetçilikle zehirliyor….
Baksanıza, o milliyetçilik zehri ile zehirlenenlerden biri, mecliste solunda oturan 80 insanı, Kürt olduklarını düşündüğü için görmeyecek kadar kör, bir o kadar dangalak olabiliyor. Bunu açıkça söylemekten çekinmiyor. Yine o partinin, soy ağacını bir dişi kurda kadar uzatan gençleri, sokağa çıkmaktan, insan (Ermeni) avı başlatmaktan söz edebiliyor.
Bütün bunlar olurken, gazetenin diğer sayfalarında eğitimciler, pedagoglar, sağlıkçılar “Son çalışmalara göre” diyerek başladıkları açıklamalar yapıyorlar, “Uyuşturucu bağımlığı 10 yaşına kadar indi.”
Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum.
“Kör müsünüz siz?”
Nasıl görmezler, bu ülkede uyuşturucu kullanımı çocuk okula başlar başlamaz başlıyor. Üstelik resmi, üstelik müfredatla yasal olarak. Milliyetçilik, dindarlık çocuklara enjekte edilerek, beyinleri bulandırılarak ne yapılıyor sanıyorsunuz?
Şimdi siz söyleyin; bütün bunların yanında, bizim beldenin belediye çalışanı, bütün dangalaklığıyla elinde zehir masum kalıyor mu?…
Hasan KAYA
27 Haziran 2015 Cumartesi