Bazen sebepsiz, hiç düşünmeden ”Seni seviyorum” der gibi düşlerimi anlatmak geliyor içimden. Sonra hüzünlerimi, kederden boğulduğum akşamlardaki yorgunluğumu…

Biliyorum anlayacaksın; ekmeğimi üleşir gibi sevinçlerimi paylaşmak isteğimi.

Boğazda yorgun batan akşam güneşi sonrası; Rakılı bir akşam yemeğinde birlikte olmak isteği, kurtuluşu yok, yordukça yoran bir düş kalacak.

Her düş bir kaçış. Her kaçış bir yolculuk. İçimize, uzağa, yalnızlığa gidişli, dönüşü olmayan yollardayız. Kırık aynalarda yüzümüz çatlamış bir anı.

Zaman, zaman içinde erir akar boşluğa. Yıllar eskitir umutlarımızı. Düşlerimiz yorgun düşer.

Aşklarımızla direniriz zamana. Sevdamızla yıkarız karanlığı. Geceler avare, elerim cebimde kaybolmuş çocuk. Kaldırımları arşınlıyorum.

Az önce yağmur yağdı, havada toprak kokusu, havada nem. Diz boyu göletler oluştu sokaklarda. Suya düşer suretim, ıslanır, üşür elerim…

Denizde seken taştı sevincim. Bir dize konmuş baştı yorgunluğum. Düşlerimdi, düşündüklerim sakınmasız anlattığım. Severek yaşadıklarımdı gördüklerim.

Yaşımca yaşadım, gönlümce sevdim

Evet, çok sevdim seni….

Oltamı saldım, yaşam denizine. Kendimi tutum. Sokak kedisine inat, balıkları saldım sulara

Bir yorgun düştür, örtündüğüm sensizliğim. Sevince insan dünya dar gelir. Tüm kalabalıklar tek kişilik olur. Ne gözü uzağı görür, ne gönlü ırağı çeker.

Emanet ettim bıraktığın herşeyi, sen giderken. Kalmasın söylenmemiş tek söz, dil ucunda. Ellerini elimde unuttum, sıcaklığını avuçlarımda. Git hadi ayağında yorgun yalnızlığım ökçelensin.

Gözlerini çaldım giderken beni görmeyen Sözlerini yazdım gecenin duvarlarına. Uykularım sarktı yorgun sabahlarıma. Sensizliğim yalnızlığımın günbatımı.

Ayak seslerin kaldı bende, beni duymayan. Yürek atımım da sensizliğimin sızısı. Bir de akan göz yaşlarım gözümde. Sensizlik hiçliğimin diğer adı

Pencereme tutunup asılmıştı geceye ay. Hüzzam sesin kucağımda, yıldızlar kadar yakın uzak ve ışıklıydı. Kör bir hançer yarası, sensiz tuz bastığım bu yara.

 Hasan KAYA