İnsan var olan canlılar içinde en garip olanıdır. Son derece karmaşıktır, bir biri ile çelişen birçok özelliği bir arada taşır. İnsanı hiç bir canlı ile karşılaştıramayız, kendine özgü özellikleri vardır.
En temel özeliği her zaman kullanmasa da düşünme ve üretme yetisidir.
İnsan sadece ortaya koydukları ile garip değildir. O aynı zamanda kendisiyle ilgili ortaya koyduğu düşünceleriyle de garip olmayı becerir. Kendisini yerin dibine batırabileceği gibi göklere de çıkarabilir.
İnsanı yücelten sözlerin tümü insana aittir. İnsanı yeren, aşağılayan sözler de öyle… Aynı şeyi eylemleri için de rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sözün kısası ve özü: İnsan kolay anlaşılabilecek bir canlı değildir.
En gelişmiş teknolojiyi var eden odur. Ancak, aynı insan en olmaza inanabilendir, bilim, teknoloji insanın marifetidir. Hurafeleri var eden ve inanan yine aynı insan.
Aklını sınırsız kullanıp sanatta, bilimde devasa adımları atan insan öcülerden, cinlerden perilerden de korkar.
Derdine derman arayan insan, bilime sarılabileceği gibi hacıya hocaya da koşar, muskalar, nazarlıklar takar.
Bütün tarihte yenen, yenilen odur. Seven ve yaratan insan, masallar üretmiş, türküler söylemiştir, kahramanca doğayla savaşıma girmiş diz çöktürmüş ve kendi yararına dönüştürmüştür. Korkular büyütüp kaçan korkusuna yenilen de insandır.
İyilik eden, iyilik arayan insan, en katmerli zulmü yapandır. Kıskanç, haris ve kendini düşünen olduğu kadar cömert, paylaşan ve koruyup kollayandır. Adaleti bulan, adalet isteyen, adaletsizliği yapandır insan.
İnandığı bir şeyi kanıtlamak için yalan söyleyebileceği gibi en akla hayale sığmayan şeyleri kabul eder veya inanandır o.
İnsan kendine yalan söyleyen, kendisini kandıran tek canlıdır.
Bilmediğini bilir gibi yapar, hem aklı ile övünür hem de on paralık yararı için aklını, yüreğini devreden çıkarabilir, egosuna yenilir…
Kendisine kullanmadığı aklını başkasına akıl vererek kullanır. Omuz silkip giden de odur nasihatler, öğütler veren candan bezdiren de.
İnsan günün sorunlarıyla baş edemediğinde tarihe sığınır, geriye, tarihin karanlıklarına kaçan bir asker gibidir, hem kaçar hem zafer şarkıları söyler.
Günle baş edemez, gelecekten korkar, dünü allar pullar, mitler yaratmayı onların eteğine tutunmayı sever insan. Onlara güvendiği kadar güvenmez kendisine, olura olmaza inanır ama kendisine inanmak aklına gelmez.
Aydınlığı sevdiğini söyler ama karanlıkta gezen de odur.
Doğanın dışında var edilmiş her şey insanın emeğinin ürünüdür. Yaşamını kolaylaştıran her şeyin mucididir o.
Hayatı daha yaşanılır kılmak için olduğu gibi zorlaştıran yaratmaların sahibidir.
İnsan kendi özelliklerini yadsıyandır, kendisinde ki güzeli, iyiyi olduğu gibi kötüyü ve çirkini görmezden gelen başkasına/başka şeylere kolay yoldan ihale edendir. O, kendi içindeki çelişkilerin yansımalarını kendinde değil kırık aynalarda arayandır…
Kumdan kaleleri yapan da odur yıkan da.
Hasan KAYA