Hemen her konuda İslamcı yazarlar, akademisyenler ve politikacılar inkar diline sarılıyorlar. Konu ne olursa olsun fark etmiyor. Ülkede yaşanmış bir olumsuzluktan, bir eksiklikten, her hangi bir yanlış uygulamadan söz ettiğimizde kaşımızda, büyük bir koro buluyoruz.

En iyi yaptıklarını yapmaya çalışıyorlar, “Hayır, yok öyle bir şey, nereden çıkardınız” diyerek inkar ediyorlar.

Çok kaçamadıklarında, “abartılıyor” diyorlar.

En son abartılan konulardan birinin de Güney Asyalı, çekik gözlü turistlerin faşistlerin hedefinde olması. Konsolosluk darmaduman ediliyor, her gördükleri çekik gözlü taciz ediliyor Tayyip Erdoğan kalkmış “abartılıyor, yok öyle bir şey“ diyor.

İslamcı koronun tepki verme, inkar etme hassasiyeti, özelikle kadın ve kadına şiddet konusunda son derece hızlı işliyor.
İslam’ın gerçek anlamda kadına özgürlük verdiğinden söz ediyorlar, bıkmadan bildik nakaratı tekrarlayarak; cennetin annelerin ayaklarının altında olduğunu söylüyorlar, “kadın nadide bir çiçektir” diyerek sırıtan bayağı edebi tümceler kuruyorlar.

Ama aynı cenahtan birileri, TV Kanallarında, kadının, eşi tarafından şiddet uygulanarak, yani dövülerek uyarılmasını savunabiliyor. Bunun ne kadar İslam’ı olduğunu anlatabiliyor. Yine o İslami olan uygulamalara göre, 6 yaşındaki bir kız çocuklarıyla evlenmenin caiz olduğu söylenebiliyor.

Bu nasıl bir iki yüzlülüktür.

Bu iki yüzlüler kervanına, en son katılan da Başbakan Davutoğlu’nun, eşi Sara Davutoğlu oldu.

Milliyet Gazetesine verdiği röportajda Sara Davutoğlu; “Kadına şiddet demek konuyu büyütüyor” diyerek bundan söz edilmemesini, mümkünse hiç görülmemesini bize öneriyor.

Hiç de yeni değil bu öneri; daha önce o büyük koronun başı Tayyip Erdoğan “Kadına şiddet abartılıyor” demişti. Ondan başka Ayşenur İslam “Kadın cinayetlerini sağır sultana duyurmaya gerek yok” sözleriyle gözlerimizi yummamızı görmezden gelip susmamızı önermişti.

Ancak biz, Sara Hanımın, inkarın, yani bu körlüğün bir işe yaradığına gerçekten inandığını düşünmek dahi istemiyoruz. Çünkü bir hekim olan Sara Hanımın bu yöntemle hastalarını tedavi etmesi, bir felaket olur.

Umarız, bir sorunu/rahatsızlığı görmezden gelinmenin, geç kalınmanın, hastanın hayatıyla oynamakla aynı anlama geldiğini hala biliyordur.

Hasan KAYA
10 Temmuz 2015 Cuma