.: Kendimle barıştım…

Can sıkıcı şeydir insanın kendisi ile kavga etmesi, bir anda dünyasını karartır. Baharın yaza dönmesi, güneşin nar dalına değmesi umurunda olmaz. Gülen çocuklar bile bizi gülmeye davet edemez. Her söz güçsüz, her çaba boşadır neşelenmemiz için.

İnsanın kendisi ile barışı bozulmuşsa, olur olmaza kavgaya hazır olur, başkasını görmez gözü. Çevresiyle sürekli bir didişme ve kavga içinde olur. En güzel sözün bir ters yanını bulur. Her şeyi en olmaz ucundan tutar ve kolları sıvaması an meselesi olur.

Başkasını sevmenin kolayı, kendini sevmekten, kendimizle barışmaktan geçer. Kendisiyle barışık insan, çevresiyle dost, arkadaştır. Bu barış sadece çevresindeki insanlarla değil, uçan kuşu, yerdeki karıncayı gül dalındaki dikeni de içerir.

Denize dalga olur gibi hayata anlam olur insan. Sevmesini bilir, sevildiğini anlar.

Yolda, işte yaşadığımız her alanda bazen kendisine küs, dünyaya dargın insanlar görürüz. Kendimden bilirim çekilmez insanlardır bunlar. Ben kendime küstüğümde çekilmez olmakla kalmaz; bir o kadar lanet biri olup çıkarım. Her şeyde bir olumsuzluk ararım. Her iyi niyetli davranışın altında bir çapanoğlu, her güzel yaklaşım da bir ali-cengiz oyunu var sanırım.

İnsanın kendisine küsmesinin tek nedeni iç barışının bozulmasıdır. Bu iç barış ne yazık ki salt bize bağlı değil. Bizim dışımızda birçok olgu, iç barışımızın bozulmasında veya kurulmasında bir etmen. Yaşadığımız çevre, dünyada olup bitenler, haksızlıklar, yokluklar, yoksulluklar, yolsuzluklar. Hak aramanın yollarının birer birer kapanması, güvendiğimiz dağlara karların düşmesi.

Çevremizde olup bitenlerden biliyoruz ki çok şey yolunda gitmiyor. Bir o kadarını da eli böğründe televizyonlardan izliyor gazetelerden okuyoruz… Hala töre cinayetleri, hala çocuk ölümleri ve hala sendika kapamalar…

Olup bitene haksızlıklara karşı içten içe yükselen isyanlar çaresizlik duvarına çarptıkça, dışa karşı, haksızlığa karşı başlayan kavga, içte kendimize dönen bir kavga haline geliyor. Tek başımıza girdiğimiz bu kavgadan genelde yenik çıkıyoruz.

Bazen doğaya dönmek, güç toplamak için bir çözüm olabilir. Gelinciklerin tüm narinliği ile bir birine yaslanarak hayata nasıl tutunduğunu veya karıncaların bir olup birlik içinde boylarından büyük işlere kalkmasını gözlemlemek yeterli olabilir.

İnsan yalnızlığı seçip çabuk pes eden yanına kandıkça çaresiz kalıyor. Oysa doğada her canlı ne kadar güçsüz olursa olsun yaşam kavgasını asla bırakmıyor. Sonuna kadar direniyor. Doğa; umut- umutsuzluk gibi kavramları bilmiyor… Yaşamın gerektirdiğini yapıyor ve direniyor.

İnsan öğretilmiş bireyciliğine rağmen sevinçleri, acıları yalnız yaşamaz. Yalnız sevinenimiz yoktur yalnız üzülenimizin olmadığı gibi. Birlikte yaşayacağımız sevinçleri çoğaltmak elimizde. İnsan istese koşullar ne olursa olsun bir çıkış yolu bulabilir. Yeter ki kolaycılığın kollarına kendisini atmasın. İşin bir ucundan tutmayı ertelemesin. En zor koşullarda en güzel sesiyle en güzel şarkıları söylemesini bilenleri bulmalı insan.

Güzel şarkıları zor zamanlarda birlikte söylemesini bilen insan yenilmez.

 Hasan KAYA