Barış süreci PKK lideri A. Öcalan ile MİT arasında sürüyor. Oysa bu sürecin çok farklı tarafları var. Örneğin Kandil onlardan biri, diğer taraflardan biri de BDP, Diyarbakır.
Bu iki tarafın dışında bir üçüncüsü; PKK’nin Avrupa Kanadı…
Diyarbakır doğrudan İmralı’ya giderek görüşmeler yaparak sürecin parçası oluyor. Kandil ise BDP Milletvekillerinin Kandil, İmralı arasındaki mekik diplomasisi ile sürecin bir parçası oluyor.
Peki, “Avrupa Kanadı” nerede?
Neden sürecin bir parçası olarak hiç adından söz edilmiyor ve/veya kendinden söz ettirecek girişimler içinde değil. Oysa Avrupa Kanadı, Oslo’da ilk barış süreci görüşmelerini yürütendi.
Üstelik o görüşmelerde oldukça yol almış, ciddi konularda Kürtler için kazınım sayılabilecek konuları devlete kabul ettirmeyi başarmıştı.
Avrupa Kanadının neden sürecin dışında kaldığı/tutulduğu bir yana, bu kadar suskun bir izleyici olmasını anlamak son derece zor.
Hatta bu suskunluk doğal olarak akla gelen birçok düşüntüden bir olarak Paris Cinayetlerini öne çıkarıyor.
Bu cinayetler üzerinden, Avrupa Kanadına verilmek istenen bir mesaj olduğu ve o mesajın da alındığını görüyoruz.
Son günlerde sosyal medyada bolca dolaşan ses kayıtları, belgeler bu cinayetin arkasında olan odağın MİT olduğunu işaret etmekte.
Ancak yine aynı belgeler ve barış sürecinin izlediği çizgi, alınan yol göz önüne alındığında İmralı’nın olup bitenden habersiz olmayacağını da düşündürmekte.
Hasan KAYA
14 Ocak 2014 Salı