.: Senden kaçsam kendime uzak kalıyorum…

Bazen yastığa başımı koyduğumda uykuya dalmadan, bir duygudan diğerine savruluyorum…

Bir birinden uzak, bir birinden kopuk, bazen bir birini tamamlayan bu düşünceler o denli keskin, o denli hırçın ki, inanılmaz çatışmaların içine çekiyor beni.

Uykum kaçıyor, kalkıp oturuyorum, elimde bir kitap, zor dönen sayfalar sabahı ediyorum…

Hep bir çıkmazda, hep bir darda kalıyorum…

Gece ağır karanlık duvarını yıkıp gidince hepten yalnız kalıyorum. Ağaçlar kuşlar, sokak köpekleri ve okula giden çocuklar, hep bir şeylere yetişme telaşında insanlar, sonra o deniz, o mavi, o yeşil… hepsi ile barışık ama hepsinden uzak, seni arıyorum her şeyde.

Yaşanmışlıklar, anılar yorgun sevişmeler, gülen gözlerin, bir de o susuşların… Her şey yeni anlamları ile yeniden var olmanın dayanılmaz ağırlığı ile yakama yapışıyor…

Ne çok şey yaşayacağımızı, paylaşacağımızı anımsatan her tümceden kaçıyorum. Her şeyi daha zor eden, ağır dayanılmaz eden soruları hep geçiştiriyorum.

Biz yaşadık, biz sevdik.

Çok sevdik…

Benzer, uzak hayatlar yaşadık, benzer uzak düşler kurduk, sustuk uzaklara…

Güzel günler, sevinçli günler de olacaktı, aydınlık günler; eğer bu kadar çok, bu kadar çabuk yorulmasaydık…

Hayatımızı değerli kılan kavgalarımızdı, kavgalardan geçtik. Elbette korktuk, sarardı betimiz benzimiz, titredi genç bedenlerimiz.

Biliyorduk vurulanlar olacaktı, vurulduk, düşenler olacaktı düştük ve bırakıp gidenler oldu, az kaldık…

Şimdi inadına, ele güne karşı, hayatın içinde hayatla birlikte varız.

Evet, buydu bizi yakın eden, yoldaş eden, arkadaş, dost, sevgili eden…

Ah!! Ne kadar yakınsın bana, ne kadar uzak…

Senden kaçsam, kendimde uzak kalıyorum, senden kaçışım kendimden kaçışım oluyor.

Benden kaçışın kendinden kaçışın mı?

 Hasan KAYA
10 Kasım 2012, Cumartesi