.: Uzak ülke…

Hep uzaklar girer araya. Özlemleri büyütürüz nazlı bir kız gibi. Sonra susar dilimiz, damağımız kurur, acı acı yutkunuruz…

Uzaklar aradadır ve çaresizlik bir gölge gibi düşer üzerimize üşütür bizi.

Ellerimiz üşür, yüreğimiz darda kalır. İnci taneleri gözyaşı olur, zorlar göz pınarlarını ve akmaya, çağlayıp dökülmeye hazır durur öylece…

Ne zaman, kimde görsek uzanıp tutmak gelir içimizden ve biliriz ki bu olanaksızdır. Ne yaparsak yapalım tutamayacağız o inci tanelerini, yerlere dökülseler toplayamayacağız. Öyle bizde ıslak yanaklardan öpmenin dayanılmaz isteğini kışkırtarak akacaklar.

Islak yanaklarından öpmenin güzelliğini bilirim. Ve hiç saklamaya gerek duymuyorum nerede görsem boğazıma bir şeyler düğümlenir ve gözlerim yaşarır, başını göğsüme koyup onunla ağlamak gelir içimden.

Onunla, gözyaşlarıyla, uzaklara yolladıklarımı anımsarım.

Evet asıl neden bu. Kimseden saklayacak değilim. Benim de uzak ülkelere yolcu ettiklerim var. Hasretini, özlemini çektiklerim var. Benim de zaman zaman içimden; bir sihrin her şeyi tersine çevirmesini istediğim anlar olur. Ve o anlarda hep sevdiklerimi yanı başımda sıcacık duyumsarım.

Ölüm beyaz bir karanlıktır. Bize acıların en büyüğünü yaşatır. Ama gerçek ölüm; fiziksel yok oluş, aynı mekânları paylaşamamak değildir.

Gerçek ölüm; sevdiklerimizi artık yüreğimizde, usumuzda duyumsamadığımız an başlar.

Bütün bunlar, insanın kendi kendisini kandırmasıdır diyebilirsiniz. Acılarımızı anlaşılır ve kabul edilir kılmak için bunları uyduruyoruz da diyebilir biri. Ama düşünüyorum da insanın geride bıraktığı bir şey varsa nasıl ölmüş olabilir ki.

Eğer insanın; yaşadığı hayata bıraktığı izler kardaki izler gibi; eriyince yok olacak türden değillerse ölmesi olanaksızdır.

Sevip yitirdiklerimizin geride bıraktığı en büyük ve en belirgin iz onları sevenlerdir. Onlara duyulan sevgi, özlemdir… Anılarını dost söyleşilerinde paylaştıkça, özledikçe onlar biz de yaşarlar.

Gideni unutmamak büyük erdemler, koca bir yürek ister. Gözden uzak olan gönülden uzak olmamalı. Ne gideni unutmalı ne yanımızdakini gözden yitirmeli. İnsan yanındakini unutuyorsa uzaktakini anımsaması sevmesi sadece bir laftır.

Seven insanlar gülümsemesini bilenlerdir. İnsan sıcak içten gülümseyebiliyorsa o insanın yüreği sevgi çiçekleriyle doludur.

Gülümseme biraz da yürekte açan çiçeklerin kokusunun dışa yansımasıdır.

Hasan KAYA