Aziz Nesin’in Zübük romanını okuyanlar, o taşralı, her koşulda kedisi için avantajlı bir durum yaratmasını çok iyi bilen, yılışık, nerde durduğu, nerde karşınıza çıkacağı hiç bilinmeyen tüccar politikacı tiplemesini bilir.

Aziz Nesin’i büyük yazar yapan, onun romanlarındaki kahramanların, hayatımızın içinden seçilerek yeniden ete kemiğe büründürülmesidir.

O yüzden Zübük salt bir roman kahramanı değildir. O hayatımızın içinden, tanıdığımız biridir. Hepimiz onunla tanışmış el sıkışmışızdır. Saklamaya gerek yok, onun en az bir kere kazığını yemeyen yok gibidir.

Zübük ne sağdadır ne solda. O çıkarları nerede ise orada durur.

Gösterişi sever, mümkün olan her yere boy boy resimlerini asar. Eskiden gazetelere manşet olmaktı en büyük merakı, şimdi TV ekranlarına yapışmış bir sinek gibidir.

Zübük ile gün içinde en olmadık bir yerde karşılaşmak mümkündür ama onunla en sık seçim dönemlerinde karşılaşırız. Parti parti gezer nabız yoklar, hatırı sayılanlarla görüşür, hiç olmadık bir partiden aday adayı olur, aday olmayı bekler. Olmadı mı taraf değiştirmesi an meselesidir. Kazananın eteğine tutunur, onunla yürür. Daha olmadı bağımsızım der tüm bağlarını inkâr ederek…

Başarılı olduğu bir konu, sabırla yürüdüğü bir yolu yoktur onun. En uzun yürüdüğü yol, bir sonraki köşe başına kadardır.

Çıkarları, yolunu belirleyen pusulasıdır.

Onun gerçek anlamda ne bir işi vardır ne de onu bir işin ucundan tutarken gören olmuştur. Kolay para kazanmayı sever ama işsiz güçsüz, aylaktır.

En becerikli olduğu alan kendinden güçlü olana methiyeler dizmesidir.

İlkeleri, hayat karşısında bir duruşu yoktur onun. Güçlü olanın eteğini öper, güçsüzü ezer geçer.

Dostlukları, düşmanlıkları da bilmez. En büyük rakibi, her gördüğünde diş gıcırtısı ile karşıladığı kişi, bir sonraki işinde dostudur onun.

Zübük zoru sevmez, hiçbir taşın altına elini sokmaz. Yağlanıp boy gösteren, meydana çıkmayan yalancı pehlivandır o. Arkasında birileri olmadan var olmaz. Gücünü hep birilerinden alır. Zoru görünce birilerinin arkasına saklanır.

Seçimler öncesi; Zübük yine iş başında. Büyük iddialı projeleri var. Kimi yakalasa ona anlatıyor; birleştirici, hak arayıcı, haklının yanında, hakkı yenenin hesabını soracakmış…

Duyda inanma…

Düşmüş ortalığa bir yaygara, bir velvele gidiyor… Solda sol, sağda sağ oluyor. Bol keseden atmalar bir yanda, olurda hesaplar tutmazsa kimin etiğini bir sonraki köşe başına kadar tutacağının hesapları bir yanda…

Hasan KAYA
22 Temmuz 2007 Pazar