Unutmayı seçenlerin suç ortağı olduğu bir çağda yazılıyor bu kitap.
Hafıza bir yükse, unutmak bir kaçıştır. Ama bazen, unutmak bir tercihten fazlasıdır: bir ihanettir. Sessizlik Kitabı’nın bu bölümü, sadece konuşmayanları değil, unutanları da anlatıyor. Çünkü insan, sadece susarak değil; unutarak da suç ortağı olur.
Bugün bu topraklarda olan biteni izlemek, yalnızca bir kronik değil; bir ahlaki sınavdır. Her toplumsal çöküşte olduğu gibi, burada da iki tür insan beliriyor: Unutanlar ve hatırlayanlar. Unutanlar, tarihin sessizliğine sığınıyor; çünkü hatırlamak fazlasıyla zahmetli. Birini hatırladığında, onun için bir şey yapman gerekir. Unutursan, sorumluluktan da kurtulursun.
Ama biz biliyoruz ki bazı şeyler unutulamaz. Bir çocuğun okul kapısında gözaltına alınışı. Bir annenin Cumartesi günü meydana çıkarken yanına yalnızca oğlunun fotoğrafını alışı. Bir öğretmenin isminin karalanarak hiçbir kurumda çalışamaz hâle gelişi. Bütün bunlar sadece birer olay değil; birer ahlaki sınavdır. Ve toplumun çoğunluğu bu sınavı geçemedi.
Unutmak, devlete ait bir plan değil yalnızca. Toplumun içinde de yeniden üretilen bir süreç. Hangi suçun üstü kapatılır, hangi ölüme üzülünmez, hangi adaletsizlik “ama” ile gerekçelendirilirse; orada hafıza değil, ideoloji konuşur. Ve ideolojiler çoğu zaman hakikati değil, konforu tercih eder. Tıpkı bugün olduğu gibi.
Hafıza politik bir alandır. Ne kadarını hatırladığın kadar, neyi bilerek unuttuğun da seni tanımlar. Bugün artık bazı olaylar kolektif bilinçten silinmiş değil; kolektif olarak bastırılmış durumda. Çünkü hatırlarsak, bir şey yapmamız gerekir. Suskunluk, sadece korku değil; bir rıza üretimidir. Bu rızayı bozmak için yazıyoruz bu kitabı.
Çünkü eğer unutursak, başkaları o boşluğu kendi yalanlarıyla doldurur. Şimdiden başladı bile: Hapse atılanlar terörist, işten atılanlar liyakatsiz, susturulanlar “bir şeyler yapmıştır.” Hafızanın yerine geçen bu anlatı, bir tür tersine tarih yazımıdır. Ve işin kötüsü, bu anlatıyı toplumun büyük bir kısmı hiç sorgulamadan kabul ediyor.
İşte bu yüzden Sessizlik Kitabı aynı zamanda bir bellek çalışmasıdır. Sadece olup biteni kaydetmez; unutturulanı da hatırlatır. Ve bu hatırlayış, yeni bir ahlakın başlangıcıdır. Çünkü unutmamak, direnmektir. Hafıza, yalnızca geçmişin değil; geleceğin de teminatıdır.
Bu çağda hatırlamak, yalnızca bir eylem değil; bir etik pozisyondur. Ve her etik pozisyon gibi, bedel ister. Ama başka türlüsü mümkün değil. Çünkü susmak, suç ortaklığıdır. Unutmak, ihanettir. Ve yazmak, işte bu ihanetin karşısında bir duruş biçimidir.
Hasan KAYA
6 Haziran 2025, Cuma