Bir kapitalistin karşısına geçip, ondan adil olmasını istemek, kendimizce bir denklem kurup; “adalet mi, para mı?” diye sormak aptalca değilse, son derece safça olur.

Cevap baştan bellidir.

Size, hiç tereddüt etmeden, aklında daha fazla para olduğu halde, “adalet” diyecektir.

Sistemi es geçerek denklemler kurmak, sorular üretmek baştan yanlışa düşmekten bizi kurtarmaz.

Kapitalist sistemin mantığı daha fazla kazanmak üzerine kurulmuşken, kapitalist “adalet” dese de paradan vazgeçmez. Onun için; adalet, işçi sağlığı, iş güvenliği eğer daha büyük karlar elde etmesini sağlıyorsa bir anlam ifade eder.

Şimdi biri çıkıp, batının o çok bilinen kapitalist ülkelerinde iş güvenliğine, işçi sağlığına dikkat edildiğini, ölümcül kazaların az olduğunu söyleyerek, kapitalizmin adil de olabildiğini ileri sürebilir.

Bunun ilk bakışta halkı bir uslama olduğuna hiç kuşku yok. Batılı kapitalist ülkelerdeki iş güvenliği tedbirleri, işçi sağlığına yapılan yatırım göz önüne alındığında bunun adalet duygusundan, hatta insancıl bir kapitalizmden kaynaklandığını dahi söyleyebilirsiniz.

Ancak kazın ayağı öyle değil.

Çünkü bu batı kapitalist ülkelerdeki üretim biçimi ve o üretimin yapılış biçimiyle doğrudan bir ilişkisi var. Batılı kapitalist ülkelerin üretim biçimi ve üretimde kullandıkları teknoloji, sırdan düz işçiye pek ihtiyaç duymadığı bir üretimdir. Daha çok eğitimli, kalifiye çalışana ihtiyaç duyulan bu üretim biçimi uzun yıllar çalışacak ve sürekliği kesintiye uğramayacak iş gücüne gereksinim duyar.

Yetişmiş kalifiye işçilerin çalışma yaşamında sürekliği olmadan daha büyük karlara ulaşmak imkânsız olduğundan iş güvenliğine, işçi sağlığına yapılacak her türden yatırım karların makimsimize edilmesi anlamına gelir.

Gelişmiş kapitalist ülkelerde işçinin çalışma yaşamındaki sürekliğini ve verimini sağlamak için çalışma saatleri içindeki şartlarını düzeltmekle yetinmez, özel yaşam alanlarını, barınma ve boş zamanlarını doğru, sağlıklı koşullarda sürdürmesini de hesaba katar.

Görüldüğü gibi; kapitalistin adalete inanmasından değil, üretimin karlılığını korumak ve sürekliğini sağlamak amacıyla iş güvenliği, işçi sağlığı konusunda yatırımdan kaçmaz.

Bizdeki üretim aletlerinin teknolojik düzeyi, üretimin yapılış biçimi ve kalite düzeyi çoğunlukla kalifiye iş gücüne gereksinim duymaz, düz işçilere ihtiyaç duyulan bu türden bir üretim biçiminde ise iş gücünün hoyratça kullanılması kaçınılmaz olur.

Hasan KAYA
19 Mayıs 2014 Pazartesi