.: Terörü nasıl yok ederiz…

Her terör eyleminden sonra, o bombalar oraya nasıl geldi, o patlama orada nasıl oldu. “Nerede bu devlet, nerede bu millet” diyen diyene…

Ne kadar büyük/yoğun güvenlik önlemi alırsanız alın, bu tür eylemleri engelleyemezsiniz. Güvenlik önlemlerini bir kenara bırakın, hiçbir istihbarat önlemiyle de bu eylemlerin önüne geçemezsiniz. İnce eleyip sık dokumak işe yaramaz, mutlak aranan yol, açık kapı bulunur, bu tür eylemler gerçekleştirilir.

Ancak bu, bu tür eylemlerin engellenmeyeceği anlamına gelmez.

Engellenebilir.

Terörün nasıl engellenebileceği, terörü var eden bataklığı doğru tespit etmeden, ona karşı doğru mücadele yöntemleri seçilmeden/geliştirmeden mümkün değildir.

Terörün kaynağı doğrudan sınıflı toplumun kendisidir. Terör sınıflı toplumlarda, bir biriyle karşıtlık içinde olan sınıflar arasındaki savaşımın doğal sonucudur. Bir toplumda bir ezen, bir ezilen, sömüren ve sömürülen olduğu sürece bu savaşımın sürmesi kaçınılmaz olduğu gibi, baskı araçlarının, şiddetin diğer bir değimle terörün olması kaçınılmazdır.

Devletin bir egemenlik aracı olarak ekonomik olarak güçlü sınıflardan yana sürekli şiddet üretmesi, yani yasal teröre başvurması karşısında, ezilen sınıfların, bir savunma aracı olarak karşı teröre başvurmasını da kaçınılmaz kılar. Etnik, dini terör diye tanımlanan özünde toplumdaki sınıf kavgasından başka bir şey değildir. “Günümüze kadar var olagelen bütün toplumların tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir.”[1] Ancak bu kavga her zaman açık bir biçimde sürmez, o çoğu zaman sınıfsal niteliği ile değil, dinsel, etnik karakteri ile tarihe yansır ve/veya yansıtılır. Sınıf savaşının bu yabancılaşmış biçimi, egemen güçler tarafından maniple edilmeye, yönlendirilmeye daha müsait olmasından başka, ezilenlerin cephesini bölme işlevi de görür.

Terörün engellenmesi, bu sınıf kavgasının son bulması, sınıflı toplumların son bulmasıyla mümkün olur. Bunun dışındaki her yöntem kalıcı bir sonuca ulaşmak için yeterli olmaz. Dikkat edilirse burjuva ideologlar terörün sonlandırılmasından değil, minimize edilmesinden söz ederler. Çünkü onlarda çok iyi bilirler ki; toplumda bir birine karşıt sınıflar olduğu sürece bu sınıflar arasındaki savaşım da sürecektir. Toplumun ekonomik siyasal görece iyi dönemlerinde bu savaşım çıplak gözle gözlenir olmaktan uzaklaşır, zayıflar, terör minimize edilir.

Ancak kapitalizmin dönemsel krizleri kaçınılmaz olduğu gibi bu savaşımın yeniden alevlenmesi de kaçınılmazdır. Açık çatışmalı ortama hızla yeniden geri dönülür. Egemen sınıflar, devletin bütün baskı araçlarını mahkemelerini, hapishanelerini yasal çıplak şiddeti, yani terörü bir yöntem olarak kullanmaktan geri durmazken, yasa dışı terörden de yaralanmadan etmez. Elinin altındaki gizli servisler, illegal örgütlenmelerle yasa dışı terörü de devreye sokar. Bu saldırılar karşısında ezilen sınıfların kendini savunma ve mücadeleyi yükseltme çabası meşru bir zemin kazanır.

Hasan KAYA
1 Temmuz 2016 Cuma

[1] Siyaset ve Felsefe (Komünist Parti Manifestosu) K. Marx – F. Engels sf.100