.: Kabahatin büyüğü bizim
Ama nasıl yapabilirdik ki; biz sanatçıyı “eğlendirici”, sanatı eğlence aracı olarak gördük hep. Ne yazık ki; sanatı, yaratıcılığı geliştiren, düşündüren, eğiten, bilinçlendiren, öğreten olarak hiç görmedik.
“Belki” diyorum “sevdiğimden”
Denize eğiliyorum, kulağına fısıldıyorum; “Belki” diyorum “acıdan kaçıyorum.” Her yerde ölüm, her yerde kaldırılan bir cenaze, ağlayan kızlar. En çok kızlar mı ağlıyor babalarına,
Gece Sen ve Ben
Askılı siyah sedef geceliliğini sıyırıp çıkartır gece. Çırılçıplak bedenini güneşe sunar şehvetli bir kadın gibi. Bir bardak suda yıkanan aydınlık gün olur karanlık. Ben sende, günde yıldız olur yiterim.
Elini ver…
Mutluluk ne çok zor, ne de bizden çok uzak. Uzansak tutabileceğimiz kadar yakın. Yıllarca uzak ve an kadar yakın ve öyle iç içeydi ki sevincimiz ile kederimiz. Hiçbir şey yetmiyor. Bazen sözcükler, bazen susmalar, dokunmalar hayran hayran seyretmeler ve candan
Ellerimde fesleğen kokusu…
Söze bir yerden başlayıp bir şeyler söylemek, bir duyguyu devindirmek, bir merakı kışkırtmak lazım. Yoksa sessizlik olacak. Yan yana bir soluk atımı uzaklıkta o can sıkıcı yalnızlığımız saracak. Seni bilmem ama vuracak can evimden beni.
Vedasız her ayrılık, kaçıştır…
Bütün çiçekleri solmuş bir ömrün kıyısından, başka mevsimlere kanat açan kuşların ardından bakıyordum kendime kızarak. Körfezin sularına değiyordu kanatlarının gölgesi, yükselip alçalıyorlar,
.: Gül kokusundaki emek…
Bütün kavgalar, ben diye başlıyordu. İnsanın kendini herkesin, her şeyin önüne koyması bencillik bile sayılmazdı. İnsan istemese de; kendini kayırıp, her şeyin, herkesin önüne
Daha neler neler…
Başka, aşk demişim, sevda demişim.
Uzak bir hasretin yüreği titreten sessizliğini anlatmışım. Siyaha koşan bir çocuk sesini, benden başka herkese açmış kokan o gül kokusunu.
“Orospuluk bir huydur…”
Annem eskimiş neyi varsa atmaz, biriktirir. Evde dönecek yer bulmak bazen zorlaştığında, “bu ne işe yarıyor” diye neyi göstersem. “Kalsın, lazım olur” der.
O sonra...
İnsan sevdiğine benzer…
İnsan yaşadığı yere benzer, biraz suyu gibidir, deli dolu akar, şurada biraz durgun. Biraz kıraçtır dağları gibi, kupkuru bir yalnızlık içinde, tutunacak dalı yoktur.
Rüzgarlarına...