.: Eylül gülen çocuk
Gece soğuk ve karanlık, ellerim üşüyor. Ne zamandı, bilmiyorum. Biraz önce demek geliyor içimden. Kapıyı çektim, çıktım arkamda pervazda kapının tok sesi…
Bir düşten kaçıyorum, uykularımı bölen. Kaç gündür sıcak oda, sıcak yatak; başımı yastığa koyar koymaz sokulup, koynuma giriyor. Geceyi bana dar ve zor ediyor.
.: Karanlığına bir mum yak…
Hayatı acı sütüyle emziren yalanların burukluğuyla geldim sana. Susup öylece dinlerken bir an konuşmayı yarıda kesip oradan kaçmak istedim. Kendimden kaçamayacağım gibi senden de...
.: Kendimle barıştım…
Başkasını sevmenin kolayı, kendini sevmekten, kendimizle barışmaktan geçer. Kendisiyle barışık insan, çevresiyle dost, arkadaştır. Bu barış sadece çevresindeki insanlarla değil, uçan kuşu, yerdeki karıncayı gül dalındaki dikeni de içerir.
.: Senden kaçsam kendime uzak kalıyorum…
Bazen yastığa başımı koyduğumda uykuya dalmadan, bir duygudan diğerine savruluyorum, düşünüyorum…
Bir birinden uzak, bir birinden kopuk, bazen bir birini tamamlayan bu düşünceler o denli keskin, o denli hırçın ki, inanılmaz çatışmaların içine çekiyor beni. Uykum kaçıyor, kalkıp oturuyorum, elimde bir kitap, zor dönen sayfalar sabahı ediyorum…
.: Ruh ikizi ya da, elmanın diğer yarısı
Yaşamımız bir anlamda, bizi her yönüyle tamamlayan bir ikinci kişiyi aramakla geçer. Elmanın diğer yarısı dediğimiz ve kendimizi onsuz eksik, yarım kalmış duyumsadığımız biri...
.: Yeşil umut, kırmızı isyan…
Bazen hayıflanıyorum; ezberden Can Yücel şiiri okuyamadığıma. Ne çok küfür edilecek adam, kadın, kendini bilmez var.
Giderekte çoğalıyorlar sanki… Ne ararsan var, çağcıl olanından, çağın...
Deniz çoğalıyoruz
Aynı şeyleri yaşadığımız yanılsaması içinde tarihin bir tekerrür olduğunu söylüyoruz, düşüp bir masalın içine, korkularına yenilmiş, telaşını saklamayan bir masal kahramanı gibi duyumsuyoruz kendimizi.
Bir...
Devine, değişe hayat…
Şehre, kent meydanına uzak, dağa yakın dik bir yokuşun başında, durmuş “Güzel günler de olacak” diyor. Bir kavga türküsü ile güne uzanıyor her gece…
Uzaklarına...
Anılara tutunmak…
Hiçbir şey öyle sanıldığı gibi değil. Yolun hemen başında anladım; kalmak değil, gitmekti zor olan…
Kanatları kırılmış bir kuş ne kadar uzağa uçabilirdi. Yorgun bir...
.: Üçüncü göz…
Şeytandan ödünç aldığım o üçüncü gözle bakıyorum. Gözüme inanamıyorum. Bu kadar yalan, bu kadar hile, sahtekârlık, ikiyüzlülük nasıl bir arada oluyor.
En dindarlar hiç dindar...