Yeşil bahar
İnsan paylaştıkça ısınıyor, paylaştıkça çoğalıyor. Kar yağsın, elerim üşüsün. "Donmuş bunlar" diyerek nefesinle ısıtmanı özledim. Çatma kaşlarını, üzülme böyle her şeye... Sen böyle yapınca parmak uçlarını yakan sızıyı unutuyorum...
.: İnsan denen garip şey…
İnsan var olan canlılar içinde en garip olanıdır. Son derece karmaşıktır, bir biri ile çelişen birçok özelliği bir arada taşır. İnsanı hiç bir canlı...
.: Deryalar damlalardan oluşur
Büyük şehirlerin kalabalık kavşaklarında, büyük alanlarında kâğıt mendil, sakız bazen simit satan, bir köşeye oturmuş derme çatma bir boya sandığı ardında bir yandan “Boyayalım...
Uzak ülke…
Ne zaman, kimde görsek uzanıp tutmak gelir içimizden ve biliriz ki bu olanaksızdır. Ne yaparsak yapalım tutamayacağız o inci tanelerini, yerlere dökülseler toplayamayacağız. Öyle bizde ıslak yanaklardan öpmenin dayanılmaz isteğini kışkırtarak akacaklar.
.: Kaçan ilmik…
Aynı manzara. Zakkumlar arasından görünen hırçın deniz. Mavi değil. Daha çok gri, daha çok kirlenmiş bir hırçınlık bu. O delirdikçe içimde bir durağanlık, dinginlik oluşuyor. Hiç değilse yüreğimin susmasına seviniyorum.
Kendimi kandırmak mı bu…
Çocuklarla gülen dünya…
Kederden öleceğini sandığın anlar olur. Dünyaya küstüğün, kendine darıldığın anların... Hiç bir şey ve hiç kimse seni kandıramaz ve seni alıp bir güzelliğin kenarına götüremez hiç bir güç.
Ne annenin şefkatli sözleri, ayrılıklar sonrası babana kollarını açıp koşmaların ne de sevgilinin kollarına düşmeler seni avutamaz
Özlemlere koşuyorum…
Ellerim cebimde kendimi sokaklara atıyorum, çarşı pazar, deniz kıyısı demeden içimden geldiğince dolaşıyorum. Sağlı sollu yediğim omuzlar, çatık kaşlar sövemeye ve kavgaya hazır bakışlardan yılıp kendimi bir otobüse, bazen ne yöne gittiğine dahi bakmadan bir dolmuşa atıyorum.
Yurdumun üşüyen çocukları…
Hava birden bozdu, lodos poyraza döndü, ellerim üşüyor, cebimde… Akşam yürüyüşünü yarıda kestim, hızlı adımlarla kendimi zor atım sahilde, denize bakan kâffeye.
Girişte kapı önüne...
.: Narçiçeği…
Hikâyeleri var, hep anlatılan. Hikâyelerimiz bizde, bizi vuran… Öyle sıradan bir yürek burkması, akşamın; hüzün yeli değil hiç biri. Kurgusal bir yalanın erişemeyeceği kadar inanılmaz, bir o kadar gerçek… Zor hayatların zoru ile yazılmış. Kolay anlatılır, kolay dinlenilir…