Mayıs…

Mayıs, umudumun yeşil dalıdır. Mayıs, adını koyamadığım hüzünlerimin sebebidir. Yollara düşer bir yanım, bir yanım kırlara koşar. Caddelerden, meydanlardan kol kola türküler geçen 1977, 1 Mayıs...

.: Islak yangınlar…

Zemheri gülü, pembe solgun güzelliğiyle çok kalmıyor; rengini, kokusunu bırakıp avucuma gidiyor. Ardında o kocaman sessizlik, o beyaz karanlık gecenin içinde yitip kayboluyor.

Dar Sokakta Dar Zaman

Kaçıncı mevsimdi, aylardan hangisi. Takvim yaprağından hangi gün sallanıp düşmüştü bilen yok. Kadın güzeldi. Yüreği kadardı güzelliği. Yüzü aynasıydı yüreğinin. Gözlerinde ışıklı bir gülümseme...

.: Kimlerden kaçıyoruz?

Bazı insanlar size ilk tanışmada sıcak ve sevecen gelirler. Hiç düşünmez, hemen oracıkta seversiniz.  Çünkü öyle sıcak ve içten gülümser, gülerler ki içiniz de...

.: Milletin efendisi kurnazlar…

Köylü olmak ayıp değildir. Köylü belki dendiği gibi “Milletin efendisi” değildir ama tarihin bir evresinin kaçınılmaz toplumsal katmanıdır. Kendi içinde ve doğal çevresinde davranış...

Düşlerin gücü, hayatın rengi…

Bazen düşlerimize yetişemediğimizi, her şey için geç kaldığınızı düşünür, alıp başını giden düşlerin ardından öylece durup baktığımız yanılsamasına düşeriz. Oysa hiçbir şeyin, bir yere gittiği...

Geceye açılan pencereler…

Günlerdir böyle geceye açılan pencerelerde yağmur. Odanın loş aydınlığına düşen sesin, sen ve ben… Seninle konuşmak, seninle susmak, uzaklara gidip gelmek; umudun türküsünü dinlemek...

.: Demlenmiş hayatlar…

Hayatı, her eli kalem tutan bir şeye benzetir ve ben hep şaşarım bu benzetmeleri okudukça. Senin hayatı çay içmeye benzetmen gibi. ”Hayat, demi tutmuş...

İstanbul’da Bir Gün

Evden çıktım. Dar sokak aralarını arkamda bırakıp ana yola indim. Gelen geçen taksilere el kaldırıyorum, duran yok. Müşteri beğenmiyorlar. Bu da durmazsa yürüyeceğim diyip...

Kendime anlatıyorum…

Garip belki, ama bazen kendimi dahi anlamıyorum. İnsan en çok kendini anlamıyor. En çok kendini bilmiyor. O her şeyi bilenler var ya; en çok kendini bilmeyenler…

Son Eklenenler