Haksızlık…

Ayak üstü tutuştuk lafa. Hal hatır sorduk, havadan sudan şeylerden söz ettik. Sordu, tutamadım dedim diyeceğimi. Daha lafım bitmeden atılıp: “Haksızlık ediyorsun” dedi. “Bu...

Mahir eller…

 Demirci ustasının o mahir ellerine bakıyorum, yara bere içinde. O yorgun eller, demir kokan eller, yorgun alışkanlığı ile işi hangi ucundan tutacağını çok iyi...

Umuda gülümsemeler…

Denize karşı oturmuş kahvemi yudumluyorum. Gelen geçende gözüm. Koşan bir çocuk dinlemiyor annesinin “dur” demelerini… Kalabalığa karışıyor, yolunu kesiyor gelip gidenin. Koşup yakalamaktan başka...

Alın teri, emek ve sen…

Dizlerinin üzerine çökmüş az önce mastarı çektiği betona harç şerbetini döküp fayansları diziyor. Fayans aralıkları eşit, ara çizgisi ip gibi düz… Alışık, becerikli ellerin hüneridir...

Gülün ömrü az olur…

Ne istediğimi çok iyi bildiğim zamanlardan geçtim, insanlar tanıdım, sevdim, mutlu oldum. Böyle zamanlarda dahi anlam veremediğim, nereden geldiğini bilmediğim; huzursuzlukları, korkuları kapımda buldum....

Son Eklenenler